İçindekiler
- Jardin du Palais Royal
- Pont Alexandre III
- Place de l’Estrapade (Emily’nin Dairesinin Bulunduğu Mahalle)
- Atelier des Lumières
- Montmarte
- Panteon
- Bistro Terra Nera (Gabriel’in Restoranı)
- La Boulangerie Moderne
- Café de Flore
- Palais Garnier
- Le Grand Véfour
- Saint Martin Kanalı
- Marché d’Aligre
- Musée des Arts Décoratifs
Paris seyahati planlıyorsan bu seyahati Emily’in gözünden keşfetmeye ne dersin? Sex and the City’nin yaratıcısı Darren Star’ın Netflix yapımı Emily in Paris dizisi, 2020 senesinden beri hayatımızda. Emily’nin ABD’den çalışmak için geldiği Paris’te yaşadığı çalkantılı ve estetik detaylarla bezenmiş hayatı da her detayıyla kendine çekmeyi başarıyor.
15 Ağustos’ta 4. sezonu ile karşımıza çıkan Emily in Paris, son sezonuyla yine Paris’in büyüleyi noktalarından kalplerimizi hoplatacak görüntüler sunacağa benziyor.
Emily’nin Paris’te yaşadığı maceralar, çarpıcı manzaralar ve zarif mekânlarla dolu. Biz de senin için Emily in Paris’in çekildiği yerlerin bazılarını derledik. Dilersen bu rotayla sen de Emily gibi Paris’in büyüleyici noktalarını gezebilirsin.
Ucuz Paris uçak biletini ise nerede bulabileceğini zaten biliyorsun.
Paris Uçak Bileti Ara
Bu bilgiyi de paylaştığımıza göre Emily’nin izinden Paris’i keşfetmeye geçelim.
Jardin du Palais Royal
Kraliyet Sarayı Bahçesi, Emily’nin bir öğle arasında ev arkadaşı Mindy ile tanıştığı yer. Louvre Müzesi’ne 5 dakikalık mesafede bulunan bu bahçe, muhteşem klasik tarzda binalar ve Kraliyet Sarayı ile çevrili. Sen de burayı hem tarihi dokusu hem de düzenli peyzajıyla Paris’te huzurlu bir mola noktası olarak değerlendirebilirsin. Emily ve Mindy’nin bankında oturup bir şeyler atıştırabilir, manzaranın keyfini çıkarabilirsin.
Pont Alexandre III
Emily in Paris’te kullanılan daha bilinen çekim yerlerinden biri olan ve birçok kişi için Paris’in en güzel köprülerinden biri olan Pont Alexandre III, Grand Palais ve Eyfel Kulesi manzarası eşliğinde Sein Nehri’nin üzerinde bulunuyor. Emily in Paris’in ilk sezonunda bir parfüm reklamının seti olarak değerlendirilen bu büyüleyici köprü, Emily’nin izinde mutlaka ziyaret etmen gereken bir yer. Ayrıca Woody Allen’ın Midnight in Paris filminde de bu köprüyü görmüş olabilirsin. Üstelik burası için tam olarak “Instagramlık” bir durak diyebiliriz.
Place de l’Estrapade (Emily’nin Dairesinin Bulunduğu Mahalle)
Emily’nin izinde Paris gezisi yapıyorsak yaşadığı mahalleye de mutlaka uğramamız gerekir diye düşündük. Emily’nin Paris macerasının başladığı nokta yani Place de l’Estrapade, Arnavut kaldırımlı sokakları ve klasik mimarisiyle Fransız yerel kültürünü iliklerine kadar hissedebileceğin bir durak. Sessiz sakin, ama bir o kadar da büyüleyici bir atmosfere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Burada yer alan dar sokaklar ve tipik Paris binaları, gerçek bir Parisli gibi hissetmeni sağlayacak. Bu sokaklarda dolaşırken küçük bir mola verip mahallede bulunan kafelerde bir kahve içebilirsin.
Atelier des Lumières
Sıradaki durağımız Emily, Gabriel ve Camill’in dizinin ilk sezonunda birlikte ziyaret ettiği Atelier des Lumières. Burasını tek bir kelimeyle tarif etmemiz gerekirse “büyüleyici” diyebiliriz. Eski bir dökümhaneden dijital bir sergi alanına dönüşen Atelier des Lumières’te dünyaca ünlü eserlerin içerisinde dolaşmak mümkün. Vincent Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosunun duvarlara yansıtılmış büyüleyici atmosferinde dolaşan Emily, Gabriel ve Camill’i görürsen ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirsin. Ziyaret etmeden önce sergi takvimine göz atıp rezervasyon yapmanı öneririz.
Montmarte
Mindy’nin Emily’nin influencer’lık çabasını desteklemek için götürdüğü Rue de l’Abreuvoir Sokağı’nda bulunan La Maison Rose, Paris’in en ikonik kafelerinden biri. Aynı zamanda şehrin en çok fotoğraflanan duraklarından da biri. Üstelik Pablo Picasso’nun da sık sık uğradığı bir yer olduğu söyleniyor. Bu güzelliği keşfetmek istersen La Maison Rose’a gidip keyifli vakit geçirebilirsin.
Panteon
Paris’in Latin Mahallesi’nde yer alan Panteon, Emily’nin maceralarında sıkça karşımıza çıkan tarihi bir yapı. Neo-klasik Roma sütunları ile yükselen yapısı, geleneksel Paris yapısına karşı çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Fransa’nın ünlü isimlerinin mezarlarına ev sahipliği yapan bu anıtsal yapı, şehri farklı bir açıdan tanımak isteyenler için mükemmel bir durak diyebiliriz.
Bistro Terra Nera (Gabriel’in Restoranı)
Emily’nin dizide aşık olduğu komşusu Gabriel’in restoranı yani Les Deux Compères olarak bilinen Bistro Terra Nera, gerçek hayatta da bir İtalyan restoranı. Lezzetli İtalyan yemekleri ve sıcak atmosferiyle dikkat çeken bu mekân, özellikle Emily in Paris’i takip edenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
La Boulangerie Moderne
Emily’nin her sabah uğrayıp taze kruvasan aldığı bu fırın için tipik bir Fransız pastanesi diyebiliriz. Sabah kahvaltını burada yaparak kendini Paris’in gerçek havasına kaptırabilirsin. Üstelik burası Gabriel’in restoranının hemen yanı!
Café de Flore
Café de Flore esasen dünyanın en ünlü yazar ve filozoflarına ev sahipliği yapmış ikonik bir mekân. Emily in Paris dizisinin ilk sezonunun altıncı bölümünde ise Emily bu tarihi kafede tek başına yemek yerken kısa bir süre sonra aşk ilişkisi yaşayacağı Profesör Thomas ile tanışır. Biraz turistik bir yer olsa da kafenin tarihini hissedip gelip geçenleri izleyerek gerçek bir Paris deneyimi yaşayabilirsin. Bir espresso eşliğinde Paris’in nostaljik atmosferine dalmak için mükemmel bir durak diyebiliriz.
Palais Garnier
Paris’in ünlü opera binası olan Palais Garnier sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda Emily’nin büyüleyici Paris yolculuğunda da önemli bir rol oynuyor. İçindeki ihtişamlı salonlar ve gösterişli merdivenleri ile kendini kraliyet ailesi üyesi gibi hissedeceksin. 19. yüzyılın bir şaheseri olan Palais Garnier’i gerçekten keşfedebilmek için rehberli bir tura çıkabilir ve geçici sergileri keşfedebilirsin.
Le Grand Véfour
Emily’nin akşam yemeği rezervasyonu yaptırmaya çalıştığı Michelin yıldızlı restoran. İş arkadaşı, daha doğrusu patronu Silvy’nin isteği üzerine rezervasyon işlerine girişen Emily Cooper, günleri karıştırdığı için müşterisiyle birlikte burada yemek yiyemedi. Ancak dilersen öğle yemeği için bir de sen şansını deneyebilirsin.
Saint Martin Kanalı
Emily, Thomas, Camille ve Gabriel’in ilk sezondaki çifte randevularında yürüyüş yaptıkları yer. Canal de l’Ourcq’u Seine’e bağlayan Saint Martin Kanalı hem Parisliler hem de turistler için popüler bir nokta. Dilersen bu kanalda tur da yapabilirsin. Köprüler arasında geçip giden botları da huzur içerisinde izleyebilirsin. Özellikle öğrencilerin piknik yaptığı bu durakta kanal boyunca birçok restoran da bulabilirsin.
Marché d’Aligre
İkinci sezonunun üçüncü bölümünde Emily ve Gabriel yağmurdan kaçmak için bir pazarda alışveriş yapıyorlar. Marché d’Aligre mahallenin arasında tipik eski moda bir Paris pazarı olduğu için Paris’te yaşayanların sıkça ziyaret ettiği bir lezzet durağı diyebiliriz. Yani yerel bir gezi noktası olarak burayı önerebiliriz. Aklında bulunsun; pazar günü hariç her sabah açık.
Musée des Arts Décoratifs
Üçüncü sezonun en çarpıcı duraklarından biri Emily’nin Pierre Cadault’un moda retrospektifine katıldığı yer: Musée des Arts Décoratifs. Hemen bir bilgi verelim: Bu sahnenin tasarımı Dior’un 70. yıl dönümü sergisinden esinlenerek hazırlanmış. Paris’in merkezinde bulunan Musée des Arts Décoratifs, 6 bin m2 üzerinde, Orta Çağ’dan Art Deco’ya kadar birçok döneme ait esere ev sahipliği yapıyor. Gözünün bayram edeceği bu durağı da gezi rehberine eklemeni öneririz.
Bu öneri ile yazımızın sonuna geliyoruz, ancak okumaya devam etmek istersen Paris’in En İyi Bakery Dükkanları yazımıza geçebilirsin.