İçindekiler
Romanya’nın tam ortasında yer alan ve daha çok İrlandalı yazar Bram Stoker’ın 1987 yılında yayınlanan romanı Drakula’yla anılan Transilvanya bölgesi, Türkiye’de çok tanınmasa da enfes doğası, tarihi şehirleri, geleneksel köyleri ve oldukça ekonomik oluşuyla seyahat rotalarına mutlaka alınması gereken yerlerin başında geliyor. Biz de “Nereye Kaçsak” ekibi olarak nefes kesici manzaralar eşliğinde 1 haftada yaklaşık 1000 km yol yaparak, masal gibi bir atmosfere sahip Transilvanya’yı keşfe çıktık.
Transilvanya’da Gezilecek Yerler: Şirin Kasabalar, Görkemli Şatolar
Pegasus Hava Yolları ile bir saatten biraz fazla süren bir uçuşun ardından Bükreş’e iner inmez, www.flypgs.com’dan kiraladığımız aracı havalimanından teslim alıyor ve hemen Transilvanya’daki ilk durağımız olan Sinaia’ya doğru yola koyuluyoruz.
Sinaia, 10 bin nüfuslu küçük, sakin ve çok şirin bir kasaba. Etrafını saran yemyeşil dağlarıyla ve Avrupa’daki kasabaları aratmayan, rengarenk çiçeklerle bezenmiş çevre düzenlemesiyle insana daha ilk görüşte huzur veriyor.
Sinaia Tren Garı ve Casino Sinaia gibi önemli tarihi yapıları gördükten sonra soluğu, Sinaia’nın tepelerindeki Peleş Kalesi’nde alıyoruz. 1914’te inşası tamamlanan bu ihtişamlı kaleyi, o dönem ki Romanya Kralı I. Carol, kendisine yazlık saray olarak inşa ettirmiş.
Sinaia’nın ardından rotayı Raşnov’a ve “Drakula’nın Kalesi” olarak bilinen Bran Kalesi’ne çeviriyoruz. Transilvanya’daki bir çok kasaba gibi, 15 bin nüfuslu Raşnov da tek ya da iki katlı, rengarenk boyalı, dik çatılı tarihi evleriyle Alman kasabalarına çok benziyor.
Başrollerinde Nicole Kidman, Renee Zellweger ve June Law’ın oynadığı 2003 ABD yapımı Soğuk Dağ (Cold Mountain) filminin birçok sahnesi Raşnov ve çevresinde çekilmiş.
Bunun sebebi ise Transilvanya’da yaklaşık 9 yüzyıl boyunca Saksonların yaşamış olması. Macaristan Kralı, 12. yüzyılda Transilvanya topraklarını korumak için Saksonları, yani Almanları buraya davet etmiş ve büyük çoğunluğu İkinci Dünya Savaşı’na kadar burada kalmış.
Raşnov’da Bran Kalesi’ne, insanın bakmaya doyamadığı manzaralar sunan yaklaşık 12 km’lik bir yoldan gidiliyor.
Orta Çağ’da inşa edilmiş olan ve bir dönem Osmanlılar’a karşı savunma amaçlı da kullanılan bu kale, tüm görkemiyle, muhteşem doğanın ortasında yükseliyor.
Tarih Kokan Şehirler, Masalsı Köyler
Küçük kasabalarda dolaştıktan sonra sırada, 250 binin üstünde nüfusu olan Braşov var. Ortaçağ’da ağırlıklı olarak Saksonların yaşadığı Braşov’da bu dönemden kalma binalar oldukça iyi korumuş.
Rengarenk, barok tarzdaki binalarla çevrili şehrin ana meydanı Piata Sfatului, sıra sıra kafe, restoran ve barlarıyla da gündüzleri de, geceleri de oldukça hareketli. 13. yüzyılda inşa edilmiş tarihi belediye binası Casa Sfatului ve Romanya’nın en büyük gotik kilisesi olan Kara Kilise (Biserica Neagra) meydanın en dikkat çeken yapıları.
Braşov’da mutlaka görülmesi gereken diğer yerler ise Avrupa’nın en dar sokaklarından biri olan Strada Sforii ile şehre kuşbakışı bakan bir tepede yer alan ve harika bir manzara sunan, 1494’te inşa edilmiş Beyaz Kule (Turnul Alb).
Braşov’dan sonraki durağımız, sadece Transilvanya’nın değil, tüm Avrupa’nın en iyi korunmuş Ortaçağ şehirlerinden biri olan Sighişoara oluyor. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Sighişoara’nın, büyük çoğunluğu 300 yıldan daha eski olan, pastel renklere boyanmış evlerinin dizili olduğu dar sokaklarında dolaşırken insan kendini birkaç yüz yıl öncesine ışınlanmış gibi hissediyor.
Sighişoara’ya gitmişken, yakın mesafede yer alan, geleneksel yaşantının devam ettiği tarihi dört köye de uğruyoruz: Viscri, Crit, Meşendorf ve Buşteni.
Toskana’nın meşhur tepelerini andıran bir coğrafyada yer olan bu köylere giderken inek ya da kuzu sürüleri zaman zaman yolumuzu kapatsa da hiç önemsemiyoruz. En az 100-200 yıllık tarihi evlerin bulunduğu bu köylerde oyun oynayan çocuklar, tarım işleriyle uğraşan amcalar, kapı önünde, yöresel kıyafetleri içinde sohbet eden tonton teyzeler güler yüzle karşılıyor bizi.
Hani ilkokulda ev çizeriz ya, önü yeşillik olur, yanında bir ağaç bulunur, arkada da bulutlar olur ya, işte öyle manzaralar çıkıyor karşımıza.
Karpatlar’ı Aşan Transfagarasan’a Doğru
Artık dünyanın en zorlu yollarından biri olan Transfagaraşan’a doğru ilerlemenin zamanı geliyor. İstikamet, bir zamanlar en zengin Sakson şehirlerinden olan Sibiu.
Yol üstünde 2500 nüfuslu tarihi bir köy olan Biertan’da mola veriyoruz. 13. yüzyılda kurulan köyün tarihi sokaklarında, Macar azınlıktan olan teyzelerle ve çocuklarla, birbirimizin dilini anlamasak da kısa ama neşeli sohbetler ediyoruz.
Öğleden sonra vardığımız, yaklaşık 150 bin nüfuslu Sibiu ise baştan aşağıya restore edilmiş tarihi dokusu ve Avrupai havasıyla bizi adeta büyülüyor. 2007’de Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş Sibiu’da en keyifli şey sokak aralarında kaybolmak olsa da 15. yüzyıldan beri şehrin ana meydanı olan devasa Piata Mare’de vakit geçirmeden ve Sibiu Lutheran Katedrali’nden şehre kuş bakışı bakmadan Sibiu’dan ayrılmamak gerekiyor.
Ve nihayet sıra Transilvanya seyahatimizin en heyecanlı kısımlarından birine, yani Karpatlar’ın bir parçası olan Fagaraşan Dağları üzerinden Romanya’nın Transilvanya ve Wallachia bölgelerini birbirine bağlayan Transfagaraşan’a geliyor.
Romanya’nın komünist dönemdeki diktatörü Çavuşesku’nın Sovyeler’in Romanya’yı işgal etme ihtimaline karşı önlem olarak yaptırdığı bu yol hava şartları sebebiyle yalnızca Haziran ve Ekim ayları arasında kullanılabiliyor. Sayısız virajın bulunduğu 90 km’lik bir dağ yolu olan yol boyunca enfes manzaraları gördükçe sürekli fotoğraf molaları veriyoruz.
Özellikle de 2034 metre yükseklikte yer alan, dümdüz, tek bir dalga bile olmayan Balea Gölü’ne bakmaya doyamıyoruz ve Transfagaraşn’ın en sonunda, doğanın ortasında sakin bir köy olan Cicanesti’de bir gece geçirdikten sonra turumuzu başladığımız nokta olan, başkent Bükreş’de sonlandırıyoruz.
Sende bir hayalin peşine düşüp Transilvanya’da bir maceraya atılmak istersen en ucuz Bükreş uçak bileti fiyatlarını Pegasus tarifelerinde bulabilirsin.
Nereye Kaçsak Ekibi Kimdir?
nereyekacsak.com, seyahat tutkunu Orçun Dalarslan’ın, gezip gördüğü yerleri paylaşma isteğiyle 2009 yılında açtığı seyahat bloğunun yeterli gelmemesi üzerine Ocak 2014’te kurduğu bir seyahat platformudur. Orçun ve nereyekacsak.com ekibi yazılarında, sosyal medya hesaplarında ve Youtube kanallarında İzmir’den Kars’a, Norveç’ten Küba’ya, Ürdün’den Yunanistan’a kadar yurtiçi ve yurtdışında seyahat ettikleri yerlerle ilgili deneyimlerini, fotoğraflarını ve önerilerini diğer seyahat tutkunlarıyla paylaşıyor 🙂
Instagram: @nereyekacsak
Yazı ve Fotoğraflar: Orçun Dalarslan (nereyekacsak.com) | Instagram: @orcundalarslan