İçindekiler
Sadece deniz, kum ya da güneş değil, binlerce yıldır medeniyetler gelip yerleşiyorsa, Antalya’yı çekici kılan mutlaka başka şeyler de olmalı! Peki, bunun cevabı nasıl bulunur? Tabii ki antik kentlerini dolaşarak!
Antalya’nın tarihi kentleri o kadar fazla ki tek bir yaz tatiline hepsini sığdırmak oldukça zor. Hatta Antalya’nın tarihi yerlerini gezmek için ayrı bir ucuz uçak bileti peşinde olman hiç de garip karşılanmaz. Zengin mi zengin, geniş mi geniş birçok antik şehir seni bekliyor.
Perge Antik Kenti
Anadolu’nun en ücra köşesindeki antik şehirlerden, kalelerden ya da surlardan bahsederken “Helenistik Dönem”, “Helenistik Döneme ait” gibi ifadeler kullanılır. Peki, gerçekten Helenistik Dönem nedir? Makedonya Kralı olarak yola koyulan Büyük İskender; Anadolu, Mısır, Suriye, İran gibi birçok bölgeyi ele geçirir. Buralara Helen yani bugünkü Yunanistan ve civarında yaşayan insanlar gelir. Buralarda farklı ve zengin bir kültür oluşması sağlanır ve sık sık bahsedilen Anadolu Mozaiği’nin başlangıcı olur. Helenistik Dönemi’nin günümüze kadar taşınan en nadide kalıntılarına ev sahipliği yapan Perge Antik Kenti ise Serik ilçesinde yer alıyor. Eski ticaret yolunun üzerinde yer alması sebebiyle zamanında oldukça gelişmiş bir şehir olmayı başarmış. Hamamları, çeşmeleri ve su yollarıyla tam bir su şehriyle karşı karşıya olduğunu anlayacaksın.
Myra Antik Kenti
Dünyaca ünlü kaya mezarlarına işte burada, yani Myra’da şahit olacaksın. İlk kurulduğu dönem ile ilgili çok fazla bilgi ve belgeye ulaşılamasa da kapladığı alana ek olarak etrafındaki yapılardan döneminde bölgenin en büyük kentlerinden birisi olduğu anlaşılıyor. Şimdi, Demre ilçesinde yer alan ve Bizans Devleti zamanında oldukça önemli bir yere sahip olan bu kentin tarihinin MÖ. 5. yüzyıla kadar dayandığı düşünülüyor. Myra Antik Kentine kadar gidip Aziz Nikolaos Kilisesi’ni de görmemek olmaz. Hristiyanlar için önemli bir isim olan Aziz Nikolaos’ın gömülü olduğu kilise 1800’lü yıllarda bir restorasyon geçirmiş ve günümüzdeki haline ulaşmıştır. Her yıl binlerce Rus ve Avrupalı turistin ilk ziyaret noktası olduğu için kalabalığa karşı hazırlıklı olmalısın.
Xanthos Antik Kenti
Likyalıların en çok önem verdiği yerleşim yerlerinden birisi kuşkusuz Xanthos’dur. Dini ve idari işlerin bir zamanlar bu noktadan yürütüldüğü düşünülürse ne kadar gelişmiş olduğunu tahmin edebilirsin. Xanthos Antik Kenti, Kaş ilçesinde yer alması sebebiyle, Antalya uçak bileti almak için tek başına yeterli bir sebeptir. Ulaşımı biraz çetin ancak oldukça da zevklidir. Hemen aşağısında Kaputaş Plajı’nın turkuaz renkli suları, yukarıda ise Xanthos Antik Kenti… Antalya’nın büyüsüne hazır olmalısın.
Seleukeia Antik Kenti
Antalya şehir merkezindeysen, Seleukeia’ya doğru yola çıkmaman için hiçbir sebep yok. 12 kilometrelik Antalya’nın doğal güzellikleri arasında seyredeceğin kısa bir yolculukla kente varmış olacaksın. Agoranın, hamam ve şapel kalıntılarının göze çarptığı kentte ayrıca bir de kutsal bir mağara yer alıyor. Antalya Müzesi’nde sergilenen “Yedi Bilgeler Mozaiği” buradan çıkartılmış ve bugünkü yerine götürülmüştür. Toroslara komşu olması ve yüksekte kalması nedeniyle oldukça güzel bir manzaraya ev sahipliği yapıyor.
Soura Antik Kenti
İsmini antik kentten alan Sura Köyü’nde bulunan Soura’ya ulaşmak için ilk önce Antalya’dan Demre’ye gitmen gerekiyor. Mitolojiye göre Apollon’un kehanet merkezlerinden biri olarak görülen antik kentin akropolü küçük olsa da kalıntıları hala gezilebiliyor.
Olimpos Antik Kenti
Olimpos, Likya’nın en değerli kentlerinden biridir. Tarihi izleri MÖ. 2. Yüzyıla kadar izlenebilmiş olsa da hala kazıların devam ettiği düşünülünce, her an yeni bir tarihi yapıyla yüzleşebilme ihtimaliniz oldukça fazla. Kent meydanı, antik tiyatrosu, eski kalıntıları ve mitolojik noktaları, sadece Antalya için değil, tüm dünyada önemlidir. Son yıllarda birçoklarının sahili ile tanıdığı Olimpos’a yolun düşerse ilk iş olarak antik kenti dolaşabilirsin. Daha sonra Olimpos’un meşhur bungalov evlerinde kısa bir kestirme tüm yorgunluğunu atmana yardımcı olacak.