İçindekiler
Kabul edelim ki Avrupa şehirlerinin düzenine dahil olurken, sokaklarında keşfetmek için dolaşırken şehrin arka bahçelerinde daha doğrusu sınırları içerisinde başka neler var genelde kaçırıyoruz. Almanya’nın Münih şehrine uçarken ben bu kez daha önce dolaştığım şehir merkezini gezmek yerine “2-3 saat uzaklıkta nereler var acaba” düşüncesiyle doğaya attım kendimi. Ve tablo gibi manzaraların içinde buldum kendimi bir anda.
Peki, Bavyera bölgesi olarak geçen Münih’in güney kısmında, uçaktan indikten sadece birkaç saat sonra ulaşabileceğiniz güzellikler hakkında bir şeyler okumaya ne dersiniz?
Münih’e Nasıl Gidilir?
Öncelikle burası doğa anlamında Almanya’nın en yeşil bölgelerinden birisi. Münih’ten flypgs.com araç kiralama sayfasının yardımıyla kiraladığım aracımla ilk olarak içinde Neuscwanstein Şatosu’nun da olduğu Fussen bölgesine doğru gittim. Bu yolculukta Avusturya sınırı boyunca büyüklü küçüklü birçok göl ve kasaba gördüğümü belirtmek istiyorum. Tüm keşfin 5 günde yalnızda 1400 km sürdüğünü, fakat aylarca kalsam sıkılmayacağım bölgede fotoğraf çekmekten yorulduğumu da vurgulamak isterim. İnanılmazdı!
Rotamda genel olarak 3 bölge vardı: Fussen ve civarı, Garmisch-Partenkirchen civarı ve Berchtesgaden Mili Parkı civarı. Bu üç bölgenin biri bile “off” veya “vaay” tepkileri verdirecekken ben üçünü de görerek ilginç bir çarpıntı çeşidi ile karşı karşıya kaldım.
Fussen Bölgesi
Münih’e 130 km uzaklıktaki Fussen bölgesinde, Neuschwanstein Şatosu bu civarda gezilecek yerlerin başında geliyor. 12 Euro ödeyerek içini dolaşabileceğiniz şatonun fotoğraf açısından en güzel yeri dışarıdan görüntüsü olduğu için ben içine girmeyi tercih etmedim. Onun yerine yağan yağmura inat yukarılara tırmanarak köprü üzerinden görüntüsünü almayı tercih ettim. “Hangi köprü?” diye soracak olursanız hemen şatonun yan tarafında göreceğiniz tabelalar sizi kolaylıkla yönlendirecek. Nuescwanstein Kalesi aynı zamanda meşhur Romantik Yol rotasının da son durağı. İki göl arasında olan kale, dağların arasında muazzam görünüyor.
Şatonun inşaat süreci de son derece ilginç. Kaleyi yaptıran Bavyera Kralı II. Ludwig’in sanata ve ihtişama olan merakı hayal gücüyle birleşince böyle bir eser çıkmış ortaya. 19 yaşındayken Bavyera Kralı olmuş, ailesinden uzakta bu şatonun olduğu Schwangau kasabasında büyümüş ve tüm hayatını burada geçirmiş bir kral. Yönetimi döneminde siyasi ve askeri anlamda yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen tüm enerjisini bu kalenin yapımına vermiş. 1869 yılında başlanan inşaat, 1886 yılına dek sürmüş. Ülke siyasi ve askeri anlamda kriz içindeyken kralın sadece bu şatoyla ilgilenmesi ise tüm ülkeyi rahatsız etmiş. 1886 yılında oluşturulan bir komite ile Ludwig’in zihinsel hastalığı olduğu ve Berg Şatosu’na kapatılması gerektiği raporlanmış. Gönderildiği şatoda da doktoruyla beraber ölü bulunmuş. Cinayet mi, intihar mı ya da deli mi, yoksa dahi mi olduğu bilinmezken günümüzde tüm dünyanın ziyaret ettiği bir yapı bırakmış geriye.
Bölgede ayrıca Langenwalder Weiher, Alpsee, Alatsee, Hopfensee, Illasbergsee, Bannwaldsee, Forggensee, Schlossweiher, Kogel Weiher gibi küçüklü büyüklü göller de bulunuyor. Benden size tavsiye: Haritayı açtığınızda yüz ölçümü büyük olan ve karşı kıyıyı görmediğiniz göller yerine daha küçük göller daha keyifli oluyor. Bu açıdan benim bir gece de konakladığım Hopfensee ve Illasbergsee çok güzeldi diyebilirim.
Garmisch-Partenkirchen
Her ev, her evin duvarı sanki güzellik yarışmasında yarışan birer aday gibi. Bu nasıl bir özen, nasıl bir zevktir diyorsunuz sokaklarında gezdikçe. Hitler’in çok önem verdiği bölge, aynı zamanda 1936 Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmasıyla da biliniyor. Ayrıca Garmisch-Partenkirchen’e sadece yarım saat mesafede Oberammergau kasabasının duvarları ve sokakları da adeta masaldan fırlamış karakterlerin çizimleriyle dolu.
Sokaklarda dolaştıkça Bremen Mızıkacılarından da Alice Harikalar Diyarı karakterlerinden de izler görebilirsiniz. Oberammergau dışında başka bir şey yok mu peki? Ooo daha yeni başlıyoruz. Buradan sonra yine bir Avrupa klasiği olarak korunmuş mükemmel göllerden biri olan Eibsee’yi ziyaret etmenizi öneriyorum. Almanya’nın çatısı denilen Zugspitze Dağı’nın yamacında kurulu, görülmesi gereken harika bir nokta kesinlikle. Ayrıca Geroldsee ve Grubsee adında inanılmaz iki bölge daha var. Özellikle Geroldsee görülmesi gereken müthiş noktalardan biri. Kulübeler ve küçük bir gölün çevresine dizili müthiş bir köy. Burayı görmenizi ve fotoğraf çekiyorsanız kaçırmamanızı kesinlikle öneriyorum.
Son olarak Kochelsee, Walchensee, Achensee, Hintersteiner See ve Pillersee adında 5 göl de size tavsiyemdir. Bu bölgede restoran ya da meydandan ziyade yürüyüş yapabileceğiniz, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz noktalara yönelin. Avrupa’nın yeşil haritasının önemli duraklarından biri Garmisch anlayacağınız.
Berchtesgaden
Berchtesgaden aslında haritada küçük görünse de gezilecek yerlerin bol olduğu bir keşif bölgesi. Başta Konigsee, Obersee, Thunsee ve Hintersee olmak üzere bölge tamamıyla milli park olması dışında zamanında Hitler’in yazlık evinin bulunmasıyla da ünlü bir yer. Buraya geldiğinizde görülmesi gereken ilk durak kesinlikle Konigsee. Yalnızca tekne ile açılabileceğiniz gölde hem teknedeki görevliler tarafından birçok konuda bilgi sahibi olabilir hem de dağların güzelliğine kapılarak 30 dakikalık bir tekne yolculuğu yapabilirsiniz. Tekne ile son durak Obersee’ye geldiğinizde ise sadece 10 dakikalık bir yürüyüş ile ikinci göle ulaşıyorsunuz.
Obersee manzarası benim gördüğüm en efsane görüntülerden biriydi gerçekten. Mükemmel bir yansıma ve manzara karşısında sesim soluğum kesildi. Manzaraya karşı isterseniz oturup kahve de içebileceğiniz bir işletmenin olduğu bölgede neredeyse tüm günü geçirdim. Ayrıca Berchtesgaden bölgesinde bir de Hintersee adında göl bulunuyor. Burası da fotoğrafçıların ve yürüyüş sevenlerin fazlasıyla tercih ettiği bir bölge. Avusturya sınırında bulunan Berchtesgaden’de ayrıca bir tuz madeni ile Hitler’in yazlık sarayı ve sığınakları da bulunuyor.
Münih Uçak Bileti Ara
İstanbul Sabiha Gökçen ile Münih arasında 2,5 saat süren uçuşun ardından karşılaştığım manzaraları gördükçe Avrupa’da Alplerin eteğinde daha çok manzara var düşüncesine kapıldım. Bakalım bir sonraki Avrupa kasabaları rotası nereye olacak!