İçindekiler
Likya Yolu yürüyüşü ile doğanın tadını çıkarmaya hazırlan. Gerekli malzemeleri koyduğun bir sırt çantası, uyku tulumu ve çadırın ile Türkiye’de yapılabilecek en keyifli doğa aktivitelerinden birine gidiyorsun. Bu yolculukta seni antik kentler, yemyeşil ormanlar ve tertemiz bir hava bekliyor.
Güneyin en uzun, popüler ve göz kamaştırıcı yürüyüş rotası Likya Yolu. Eminiz ki adını sık duydun, ama gidecek vaktin olmadı ya da bir türlü cesaretini toplayamadın. Likya Yolu’nun en favori noktalarından oluşan, “gezmesi kolay, manzarası olay” bir rota hazırladık. Fethiye Ölüdeniz’den başlayacak bu rotayı tamamlamak için hazırsan Likya Yolu’nu keşfe çıkıyoruz.
Likya Yolu Nerededir?
Likya Yolu, Teke Yarımadası üzerinde batıda Muğla’nın Köyceğiz ilçesi, kuzeyde Burdur’un Gölhisar ilçesi ve doğuda Antalya arasında kalan bölgede bulunuyor. Buraya Likya Yolu denmesinin sebebi ise eski zamanlarda burada yaşamış olan Likyalılar.
Likya Yolu’nun bulunduğu bölgede birçok şehir kuran Likyalılar, Patara başkent olmak üzere özerk bir yönetim modelini benimsemişlerdi. Anaerkil bir toplum yapısına sahip olan Likyalılar, daha çok denizcilik, korsanlık ve paralı askerlik yaparak geçimlerini sağlıyordu.
Likya Yolu Kaç Kilometre Uzunluğunda?
Likya Yolu, toplamda 555 kilometre uzunluğunda. Muğla’nın Ovacık bölgesinden başlayan rota, Antalya’daki Geyikbayırı köyünde sonlanıyor. Rotayı tersten tamamlamak da mümkün.
Likya Yolu Yürüyüşü İçin En Uygun Zamanlar
Likya Yolu yürüyüşünü tüm yıl boyunca planlayabilirsin. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü coğrafyada kışlar çok sert geçmiyor. Likya Yolu’nun en güzel zamanları ise bahar aylarında yaşanıyor. Birçok gezgin, Likya Yolu yürüyüşü için nisan ve haziran arasını ya da eylül ve kasım dönemini tercih ediyor.
Likya Yolu Parkurları Nelerdir?
Likya Yolu üzerinde 20’den fazla parkur var. Bu parkurlar üzerinde neler neler yok ki? Fethiye, Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi ve Yediburunlar gibi turistik yerlerden Patara, Çıralı ve İztuzu gibi mükemmel sahillere ve plajlara kadar birçok güzel yer gezginleri bekliyor.
Türkiye’nin en güzel doğa yürüyüş parkurlarından olan Likya Yolu; Musa Dağı, Tahtalı Dağı ve Göynük Kanyonu gibi muhteşem doğa manzaraları ile de gezginlerin ruhunu huzurla dolduruyor.
Yol aynı zamanda birçok sahil köyünün üzerinden geçiyor. Bu köylerde yiyecek, içecek gibi ihtiyaçları gidermek mümkün. Çadırda kalmaktan sıkılanlar için çevrede konaklanabilecek pansiyonlar da var.
Likya Yolu Üzerindeki Antik Şehirler
Likya Yolu’nun tamamını yürümeye karar verirsen 20’den fazla antik şehri keşfetme şansın da olacak. Likya Yolu üzerindeki antik kentleri aşağıda sıralıyoruz.
- Kalabantia
- Sidyma
- Pydnai
- Letoon
- Xanthos
- Patara
- Phellos
- Antiphellos
- Sebeda
- Apollania
- Aperlai
- Teimussa
- Simena
- Sura
- Andriake
- Myra
- Belos
- Gagai
- Melanippe
- Olimpos
- Phaselis
Likya Yolu Yürüyüşünde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Likya Yolu etaplarına geçmeden önce dikkat etmen gereken şeylerden bahsedeceğiz. Bu kısmen zorlu doğu yürüyüşünü sorunsuz bir şekilde tamamlamak istiyorsan bu tavsiyelere dikkat et.
- Likya Yolu’nun tamamını yürümeyi düşünüyorsan kondisyonun çok iyi olmalı, çünkü bu yolculuk 25 ila 40 gün arasında sürüyor. Sonuçta 555 kilometreden bahsediyoruz. Çoğu ekip, güzergahı belirli günlere bölüp (mesela 5 gün yürüyüş, 2 gün dinlenme gibi) tamamlıyor.
- Likya Yolu üzerinde kırmızı ve beyaz işaretler bulunuyor. Buna Grande Randonnee yöntemi deniyor. Bu işaretleri takip ettiğin sürece asla kaybolmazsın.
- Kırmızı boyalı çarpı görürsen yolun yanlış yerindesin ve patikadan uzaklaşıyorsun demektir.
- Üst üste çizilmiş kırmızı beyaz çizgiler, bir yol ayrımına geldiğini ifade ediyor. Bu işaretler, her yıl gönüllüler tarafından yenileniyor.
- Kavşak noktalarda sarı tabelalar var. Sana etapları gösteriyor.
- Uzun doğa yürüyüşlerinde ekipman demek her şey demek! Bu yürüyüş için bileği kapatan, su geçirmez ve hafif bir ayakkabı alman önemli. Ayakkabın ne kadar rahatsa o kadar rahat yürüyüş yapabilirsin.
- Likya Yolu hakkında bir rehber de mevcut. Satışını yapan kitapevlerinden bu kitabı satın alabilirsin.
- Kamp için gerekli tüm malzemeleri yanına almayı unutma. Yanında ayrıca bir yağmurluk ve yedek ayakkabı olması iyi olabilir. Bunların dışında çabuk kuruyan rahat pantolon ile çoraplar, termal tişört, tülbent, şapka, böcek kovucu kremler ve kaliteli bir gezgin sırt çantası da mutlaka alınması gerekenler eşyalardan en önemlileri.
- Fotoğraf makinesi kesinlikle gerekiyor. Yol üzerinde o kadar harika doğa manzaraları var ki makinen yoksa pişman olman neredeyse kesin.
Ölüdeniz’den Olympos’a Likya Yolu Yürüyüşü: Mavinin 50 Tonu
Likya turu için ilk yapman gereken şey Fethiye’ye gitmek. Bunun için öncelikle Muğla’nın Dalaman ya da Bodrum ilçesine uçabilirsin. Havalimanına indikten sonra Ölüdeniz’e giden otobüs veya minibüsleri kullanabilirsin. Likya Yolu turu için turizm şirketleri programlar hazırlıyor, ama biz bu macerayı tek başına ya da arkadaşlarınla planlamanı tavsiye ederiz.
Likya Yolu’nda bazen kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğini kendin hazırlaman gerekecek; çünkü bu yol üzerinde karşına çok restoran çıkmayacak. O nedenle sırt çantanı bilinçli bir şekilde doldurmalısın. Likya Yolu yürüyüşü, rotana göre günler de sürebilir. Doğal olarak bazı noktalarda kamp yapmak isteyebilirsin.
Ölüdeniz – Saklıkent: Likya Yolu İçin Başlangıç
Likya Yolu temel olarak 2 bölümden ve toplamda 20 farklı rotadan oluşuyor. Senin için seçtiğimiz heyecan verici noktalar ise her iki bölümde de yer alıyor ve genel olarak plajlar, doğal güzellikler ve biraz da tarihi kentleri kapsıyor. Rotamıza tahmin edeceğin üzere Ölüdeniz’in eşsiz manzarası ile başlamak istiyoruz.
Bahar ve yaz aylarında günün neredeyse her saati oldukça kalabalık olan bu sahili keşif için sabahın erken seyahatleri uygun olacaktır. Burada dilediğin kadar yüzebilir, minik deniz mağaralarını keşfedebilir, yamaç paraşütü yapabilir ya da meşhur “12 Adalar Turu”na katılabilirsin.
Plajın keyfini iyice çıkardıktan sonra sıra Saklıkent’e gelecek. Büyük bir kanyonun arasından akan buz gibi suya (Burada gerçekten parça buzların bulunduğu bir akıntıdan söz ediyoruz.) karşı yürüyecek ve doğayı keşfe çıkacaksın. Buradaki yürüyüşünü mutlaka sağlam ve uygun bir ayakkabı ile yapmanı öneririz, çünkü bölgedeki akıntı oldukça kuvvetli ve kayalar da oldukça kaygan.
Xhantos – Kaputaş Plajı- Limanağzı
Gezimize Doğu Likya’nın en önemli kentlerinden biriyle devam ediyoruz. 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan bu antik şehirde kaya ve lahit mezarlar, tiyatro ve kilise mutlaka görülecekler listesi içerisinde yer almalı.
Tarihle iç içe geçirdiğin saatlerden sonra biraz serinliğe ihtiyacın olabilir. O nedenle seni bu rota üzerindeki unutulmaz plajlardan bir diğerine, Kaputaş Plajı’na götüreceğiz. Denizini hem tepeden hem de karşıdan farklı tonlarda görebileceğin berraklıkta bir suya sahip olan Kaputaş Plajı’nın tek can sıkıcı yanı biraz yukarıda olması. Ancak merdivenlerin yarattığı yorgunluğa kesinlikle değeceğini söyleyelim.
Şimdi de biraz denizde yolculuk zamanı. Ortalama 15 – 20 dk. süren tekne yolculuğundan sonra bir diğer unutulmaz plajdayız: Limanağzı. Buradaki küçük koyları gezebilir, biraz da macera istersen bölgenin arka kısmındaki gizli mağaraya göz atabilirsin.
Batık Şehir – Demre – Gelidonya Feneri
Kekova Adası’da hayret verici bir su altı şehri var: Batık Şehir. Üçağız Mevkii’ne ulaştıktan sonra tekne yardımıyla keşfedebileceğin Batık Şehir, doğa ve gündelik yaşamın birleştiği bir doğa harikası.
Arkeolojik alan olması sebebiyle burada denize giriş yasak, ancak şehrin uçsuz bucaksız manzarası bile sana yetecektir. Dilersen yakındaki Esmaralda, Tersane ve Hamidiye koylarına da uğrayabilirsin.
Karaya döndükten sonra yola devam! İstikamet Demre.
Burada doğal güzelliklerden ziyade tarihi yapı ve kalıntılarla dolu bir gezi seni bekliyor: “Yüce Ana Tanrıçanın Yeri” Myra, liman kenti Andriake, dünyaca ünlü kaya mezarları ve Simena Antik Kenti…
Kent gezintisinin ardından, tamamen doğayla baş başa kalacağın bir yere ihtiyaç duyacaksın. Adrasan ve Kumluca arasındaki Karaöz kasabası sınırları içinde yeşil ve mavinin kesişme noktası Gelidonya Feneri işte tam da böyle bir yer.
Hem Likyalılar hem de denizcilik tarihinde büyük bir öneme sahip bu fener, aynı zamanda Likya Yolu’nun kılavuz figürü olarak da anılıyor. Tüm rotayı baştan sona yürüyenler için görkemli bir işaret…
Varış: Olympos
Geldik keyifli mi keyifli rotamızın sonuna. Yaz aylarının starı Olympos, yalnızca güzel plajı ve kamp alanlarıyla değil, tarihi dokusuyla da bu unvanı sonuna kadar hak ediyor. Olympos gezintine Olympos Antik Tiyatrosu’ndan başlayabilirsin.
Gezintinin ardından kendini Olympos’un masmavi sularına bırakıp sahilin ince rüzgarında biraz kestirmek isteyebilirsin. Özellikle gün doğumu ve gece, bu bölgenin eşsiz manzarasına eşlik etmek için en doğru zaman dilimleri olabilir. Zamanın varsa burada mutlaka kamp yapmanı ve antik kenti karış karış gezmeni öneririz.