İçindekiler
- 1. Süleymaniye Camii: Mimar Sinan’ın Kalfalık Eseri
- 2. Sultanahmet Camii: Avrupalılar Blue Mosque Olarak Bilir
- 3. Ayasofya Camii: İstanbul’un Simgelerinden
- 4. Yeni Camii: Osmanlı’nın Son Büyük Camisi
- 5. Mihrimah Sultan Camii: Mimar Sinan’ın Eşsiz Eseri
- 6. Büyük Mecidiye Camii (Ortaköy Camii): Boğaz’ın İncisi
- 7. Şemsi Paşa Camii: Denize Nazır Bir Osmanlı Mimarisi
- 8. Eyüp Sultan Camii: İstanbul’un Manevi Kalbi
- 9. Nuruosmaniye Camii: Osmanlı’nın İlk Barok Mimari Eseri
- 10. Kılıç Ali Paşa Camii: Denizlerin Komutanından İstanbul’a Bir Miras
Tarih boyunca farklı imparatorluklara ev sahipliği yapmış ve farklı dinler için kutsal sayılmış İstanbul, dini yapılar konusunda da hayli çeşitlilik taşıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan görkemli camiler, çeşitliliğe katkı sunmanın yanı sıra Osmanlı mimarisinin de en güzel örnekleri arasında yer alıyor.
Dini olarak kutsal sayılan bu merkezler özellikle ramazan aylarının uğrak noktaları arasında yer alıyor. Bu yıl ramazan ayı 1 Mart – 29 Mart 2025 tarihleri arasını kapsıyor. Ramazan ayı boyunca camileri ziyaret edip keşfetmek istersen senin için Tarihi Yarımada’dan Üsküdar’a farklı noktalarda bulunan İstanbul’un en güzel camilerini listeledik. Ucuz İstanbul uçak biletini nerede bulacağını zaten biliyorsun.
İstanbul Uçak Bileti Ara
Camileri anlatmadan önce hemen bir bilgi verelim: Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların yaptırdıkları camilere selatin camii adı veriliyor. Yani sayacağımız bazi camiler, selatin camii olarak adlandırılıyor.
Bu hatırlatmayı da yaptığımıza göre şimdi sırada İstanbul’un en güzel camileri var!
1. Süleymaniye Camii: Mimar Sinan’ın Kalfalık Eseri

Süleymaniye Camii avlusu
Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii, Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri arasında yer alıyor. İstanbul Süleymaniye semtinde yükselen cami, Mimar Sinan tarafından “kalfalık eseri” olarak nitelendiriliyor. Camide bulunan 4 minare İstanbul’un fethinden sonra tahta geçen 4 padişahı, minareler üzerinde bulunan 10 şerefe ise Kanuni’nin Osmanlı’nın 10. padişahı olmasını sembolize ediyor. 1550 yılında yapımına başlanan Süleymaniye Camii 1557 yılında ibadete açılmış. Külliye olarak da kullanılmış olan cami, akustiğinin iyi olması ve sağlamlığıyla biliniyor. Tarihi Yarımada’nın en güzel noktalarından biri olduğunu da biz söyleyelim.
2. Sultanahmet Camii: Avrupalılar Blue Mosque Olarak Bilir

Sultanahmet Camii içi
Ahmet tarafından Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılan Sultanahmet Camii’nin yapımına 1609 yılında başlanmış. Tarihler 1617 yılına geldiğinde ise cami ibadete açılmış. Avrupalılar tarafından Blue Mosque olarak bilinmesinin sebebi ise duvarların ve kubbelerin içine yerleştirilen 20 bini aşkın mavi-beyaz-yeşil İznik çinileri. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan camiler arasında bulunan Sultanahmet Camii, esasen bir külliye olarak inşa edilmiş. Bu külliyenin içerisinde ise cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi ve imarethane bulunuyor. Yani cami büyük bir kompleks olma özelliği de taşıyor.
3. Ayasofya Camii: İstanbul’un Simgelerinden

Ayasofya Camii yukarıdan görünüm
İstanbul’un en eski ve büyük yapıları arasında bulunan Ayasofya (resmi adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi), ismini eski Yunan dilinde Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) isminden alıyor. 325 yılında Büyük Konstantin tarafından ünlü mimarlar Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemius’a kilise olarak inşa ettirilmiş. İstanbul’un fethinden sonra camiye çevrilen ve bu zamana kadar üç kez aynı yere inşa edilen Ayasofya, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. Yüzyıllar içerisinde kilise, cami, müze olarak şekil değiştiren bu yapı, 2020 yılından bu yana cami statüsünde hizmet veriyor.
4. Yeni Camii: Osmanlı’nın Son Büyük Camisi

Yeni Camii içi
Osmanlı Dönemi’nin İstanbul’daki son büyük camisi olan Yeni Camii, 1597 yılında 3. Murad’ın eşi Safiye Sultan tarafından yaptırılmaya başlanmış. Başlama kelimesini kullandık, çünkü Yeni Camii’nin tamamlanması 66 yılı bulmuş. Safiye Sultan’dan sonra 4. Mehmed’in annesi Hatice Turhan Sultan zamanında tamamlanan cami, Valide Sultan Camii olarak da biliniyor. Kompleks bir yapı olarak inşa edilen yapıda sebil, darülkurra, hünkar kasrı, sıbyan mektebi, Valide Sultan Türbesi ve Mısır Çarşısı arastası da bulunuyor. Eminönü’nün sembol yapılarından biri olan Yeni Camii’nin bahçesinde kuşlara yem vermek, “İstanbul deneyimi” olarak değerlendirebileceğimiz ritüellerden biri.
5. Mihrimah Sultan Camii: Mimar Sinan’ın Eşsiz Eseri

Mihrimah Camii (Üsküdar)
Mihrimah Sultan Camii, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın kızı ve Sadrazam Rüstem Paşa’nın eşi olan Mihrimah Sultan için 1560 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. Biri Üsküdar’da, biri Edirnekapı’da olmak üzere iki tane Mihrimah Sultan Camii bulunuyor. Mayıs ve nisan aylarında Güneş Edirnekapı’daki camiinin üstünden batarken Ay da Üsküdar’daki caminin tam üzerinden doğuyor. Mihr güneş, mah da ay anlamına geliyor. Mimar Sinan’ın bu eserinde büyük bir deha olduğunu buradan da görebiliyoruz.
6. Büyük Mecidiye Camii (Ortaköy Camii): Boğaz’ın İncisi

Ortaköy Camii, boğazdan gün doğumu
Sultan Abdülmecid tarafından Çırağan Sarayı’nı da yapan Mimar Nigoğos Balyan tarafından inşa edilmiş. İki minareli neo barok bir mimari tarzda inşa edilip 1854 yılında tamamlanan cami, Ortaköy Camii olarak da biliniyor. Dış cephesindeki zarif süslemeleri ve iç mekandaki göz alıcı hat işçiliğiyle hayli etkileyici bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul’un silüetine katkı sunan ikonik yapılarından biri olan Büyük Mecidiye Camii, Boğaz’ın sembolleri arasında yer alıyor. Gün batımlarında Boğaz sularının ve güneş kızıllığının da etkisiyle büyüleyici bir hale gelen camiyi mutlaka ziyaret etmeni öneriyoruz.
7. Şemsi Paşa Camii: Denize Nazır Bir Osmanlı Mimarisi

Şemsi Paşa Camii, boğaz kenarı
Büyük Mecidiye Camii gibi İstanbul Boğazı’nın kenarında yer alan Şemsi Paşa Camii, Vezir Şemsi Ahmed Paşa tarafından 1580 yılında Mimar Sinan’a inşa ettirilmiş bir yapı. Tek kubbeden oluşan cami, Kuşkonmaz Cami olarak da biliniyor. Klasik Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden olan cami, Mimar Sinan’ın yaptığı en küçük eserlerden olmasına rağmen en dikkat çekenlerden biri. Camiyi ziyaret edersen vitraylı penceresini mutlaka görmeni öneriyoruz.
8. Eyüp Sultan Camii: İstanbul’un Manevi Kalbi

Eyüp Sultan Camii
1458 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilen cami, adını sahabe Ebu Eyyûb el-Ensarî’den (Eyüp Sultan) alıyor. Bunun sebebi ise 670’lerde Konstantinopolis’in ilk Arap kuşatması sırasında Eyüp Sultan’ın burada vefat etmesi ve mezarının da burada olmasından kaynaklanıyor. İslam dünyasında çok değer verilen bir isim olduğu için cami, türbenin olduğu yere yapılmış. Cami ve türbe özellikle ramazan aylarında ve bayramlarda ziyaretçi akınına uğruyor. Eyüp semtiyle özdeşleşen bu yapıyı mutlaka görmelisin.
9. Nuruosmaniye Camii: Osmanlı’nın İlk Barok Mimari Eseri
Nuruosmaniye Camii, 1748-1755 yılları arasında Sultan I. Mahmud tarafından Simeon Kalfa ve Mimar Mustafa Ağa’ya inşa ettirilmiş. Osmanlı’nın ilk barok tarzlı mimari yapısı olma özelliğine sahip olan cami, klasik Osmanlı camilerinden farklı olarak yuvarlak hatlara ve görkemli sütunlara sahip. Kapalıçarşı girişinde yer alan cami aslında bir külliye. İçerisinde medrese, imaret, kitabhâne, muvakkit odası, sebil, çeşme gibi müştemilâtı ile çevresinde dükkânlar ve bir han bulunuyor.
Bunların haricinde Nuruosmaniye Camii’nin 2016 yılında yapılan restorasyonu sırasında 8.5 metre derinine inilen çalışmalarda tarihi caminin altında 825 metrekare kullanım alanlı 2 bin 42 metrekare büyüklüğünde bir alana ulaşıldı. Caminin altında Türkiye’nin ilk fore kazık sistemine ulaşıldı.
10. Kılıç Ali Paşa Camii: Denizlerin Komutanından İstanbul’a Bir Miras
Beyoğlu’nun Tophane semtinde bulunan Kılıç Ali Paşa Camii, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından 1578-1580 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılmış. Tek kubbe ve minareden oluşan cami, yapı itibarıyla Ayasofya’ya da benzetiliyor. Külliye olarak inşa edilen yapının içerisinde camiye ek olarak medrese, türbe ve hamam da bulunuyor. Dönemin ünlü hattatlarından Demircikulu Yûsuf Efendi’nin lacivert çini üzerindeki hatları ise caminin iç ve dış yapısını süslüyor. Bunlara ek olarak Don Kişot’un yazarı Cervantes’in de caminin yapımında çalışan işçiler arasında yer aldığı kulaktan kulağa dolaşan hikayeler arasında yer alıyor.
Bu öneri ile yazımızın sonuna geliyoruz, ancak okumaya devam etmek istiyorsan “Türkiye’de Görülmesi Gereken Müzeler” başlıklı yazımıza geçebilirsin.