İçindekiler
Sinemanın hayatımıza doğrudan etkisi var. 7. sanat olarak görülen sinema; duygularımıza, ruhlarımıza ve zihinlerimize dokunarak bizi dönüştüren bir araç. Perdenin büyülü dünyası bize başka kapıları açar ve başka hayatlara doğru yol almamızı sağlar.
Sinemayı ister bir eğlence unsuru, ister bir anlam arayışı olarak görün; hiç fark etmez. Her iki şekilde de sinema, iç dünyalarımıza dokunmayı başarır ve bizi değiştirir, dönüştürür. Filmlerin üzerimizdeki etkisi de ilk izlediğimizde değil, zaman geçtikçe daha iyi anlaşılır.
Bu yazımızda İngiltere’ye gideceğiz ve Londra’da çekilen filmleri inceleyeceğiz. Listemize aldığımız Londra filmleri ile keyifli ve nostaljik bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? Listemizde yok yok, bizden söylemesi. Bu filmleri izlerken Londra seyahatini düşünmeye başlayabilirsin.
Londra’da Çekilen Filmler: Avrupa’nın Zarif Ruhu
Köklü ve görkemli bir geçmişe sahip olan Londra; sadece sokaklarıyla bile insanın aklı alan, ilham veren bir şehir. Adanın kalbi olan şehir; multikültürel dokusu, müzeleri, sergileri ve estetik yapıları ile gönülleri fetheder.
Haydi o zaman; bolca Londra’da çekilmiş film seyret ki sanat ve kültür aşkın körüklensin, seyahat isteğin gelişsin.
1. Blow Up (1966)
Michelangelo Antonioni, İtalya’nın çıkardığı en büyük yönetmenlerden. Bir döneme damga vuran efsanevi yönetmenin kült niteliğinde filmleri bulunuyor. Blow Up filmi de onlardan biri.
Blow Up filmi, 1960’lı yıllarda Londra’da yaşayan bir moda fotoğrafçısının hayatını merkeze alıyor. Antonioni bu filmde kendine has sinema dilini konuşturuyor ve simgesel yönü çok kuvvetli bir başyapıt ortaya koyuyor.
Anlam arayışı olan bir sanatçıyı konu edinen Blow Up; katmanlı yapısı, sembolleri ve yoruma açık ögeleri ile sinema tarihinin unutulmaz filmleri arasında.
2. A Clockwork Orange (1971)
Stanley Kubrick; sinema sanatının zirvesinde yer alan ve yaptığı filmlerle dünyayı değiştiren yönetmenlerden. Otomatik Portakal ya da orijinal ismiyle A Clockwork Orange ise dünyaca ünlü yönetmenin sinema tarihine kazınan en iyi filmlerinden.
A Clockwork Orange, 20. yüzyılın en ünlü İngiliz yazarlarından Anthony Burgess’in aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan bir eser. Zamansız ve distopik bir gelecekte İngiltere’de geçen film; şiddet, suç ve ceza gibi konuları ele alış biçimi ve göndermeleriyle bir fenomen halini aldı.
Usta aktör Malcolm McDowell’ın Alex karakterini canlandırdığı film birçok sanat eserine öncülük etmiş, popüler kültürün simgelerinden biri haline gelmiş. Modern toplumlara ve devlet-birey ilişkisine dair söyleyecek güçlü sözleri olan A Clockwork Orange herkesin izlemesi gereken bir klasik.
3. Repulsion (1965)
Roman Polanski de Stanley Kubrick gibi sinema dünyasının altın çocuklarından biri ve sinema dünyasında silinmeyecek derin izler bırakmış durumda. Repulsion filmi ise Roman Polanski’nin İngilizce çektiği ilk film olma özelliğini taşır.
Polanski’nin “Apartman Üçlemesi”nin ilk ayağını oluşturan film, psikolojik korku türünün de en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilir. Efsane aktris Catherine Deneuve’un da oyunculuğuyla zihinlere kazınan yapım, gerçeklikle düş arasında geçen sarsıcı bir eser.
Roman Polanski bu film sonrasında “Apartman Üçlemesi”ni Rosemary’s Baby ve The Tenant filmleri ile tamamlamış. Bu filmleri de izlemediysen aklında olsun.
4. V for Vendetta (2005)
“Dünyadaki herkesin isteyeceği bir şey biliyorum: Özgürlük!”
V for Vendetta, aslen çizgi roman efsanesi Alan Moore’un yazmış olduğu bir eser. Ancak bu eser tüm dünya tarafından 2005 yılında çekilen filmiyle tanındı ve ikonik bir hal aldı. Matrix serisiyle tanınan Wachowski Kardeşler bu unutulmaz eseri alıp senaryolaştırdı ve yönetmen James McTeigue de ortaya sarsıcı bir film çıkardı.
Hugo Weaving ve Natalie Portman’ın başrollerini paylaştığı film, İngiltere’de hüküm süren baskıcı bir hükümeti ve onu yıkmayı görev edinmiş V’nin hikayesini anlatıyor. Yapılmış en iyi anti-kahraman filmlerinden biri olarak görülen V for Vendetta, özgürlük ve aşka dair çok güçlü bir eser.
5. My Beautiful Laundrette (1985)
Benim Güzel Çamaşırhanem ya da orjinal ismiyle My Beautiful Laundrette, yönetmenliğini Stephen Frears’ın yaptığı ve bir döneme damga vuran bir yapım. 1980’li yılların Londra’sında Pakistanlı insanların yaşadığı sorunları konu edinen film, Margaret Thatcher yönetimindeki İngiltere’yi ekonomik, sosyal ve politik anlamda irdeliyor.
“En İyi Erkek Oyuncu” Oscar’ını tam 3 kere kazanan efsanevi oyuncu Daniel Day Lewis’in başrolünde yer aldığı film, komedi ve dram tonuyla insani duyguları açığa çıkaran sıcacık bir film.
6. 28 Days Later (2002)
Zombi teması ve filmleri, sinema tarihi içerisinde kendisine çokça yer bulmuştur. Ancak bu filmlerden bazıları tür sinemasına yeni şeyler eklemiş ve oldukça ikonik bir hale gelmiştir.
Senaryosunu Alex Garland’ın yazdığı, yönetmenliğini de Danny Boyle’un yaptığı 28 Days Later da böyle bir film.
Özellikle Danny Boyle’un yönetmenlik becerisi ile hikayeyi ele alış biçimi, özel efektler ile makyajlardaki başarı ve senaryodaki akış, bu filmi farklı bir yere koyuyor. Londra sokaklarının dağılmış ve boşalmış halini görmek istiyorsan bu filmi mutlaka izlemelisin!
7. Sherlock Holmes (2009)
Dedektif Sherlock Holmes, suç hikayelerinde çığır açmış bir yazar olan Sir Arthur Conan Doyle tarafından 19. yüzyılda yaratılmış ikonik bir karakter. Bu roman karakteri, TV ve sinemaya da defalarca kere uyarlanmış.
Ancak bu uyarlamalardan en büyük bütçeli olanı ve en çok bilineni, yönetmenliğini dünyaca ünlü sinemacı Guy Ritchie’nin yaptığıdır. Başrollerinde Robert Downey Jr. ve Jude Law gibi yıldız isimlerin yer aldığı film, katmanlı yapısı ve merak uyandıran olay örgüsü ile keyifli bir macera vadediyor.
Guy Ritchie’nin kendine has eğlenceli ve dinamik sinema biçimlerini konuşturduğu yapımın bir de devam filmi var. İzlemediysen onu da izlemeni tavsiye ederiz. Londra sokaklarının bu eski ve nostaljik hallerini görmek, seyahat etme isteği uyandırıyor; bizden söylemesi!
Londra Uçak Bileti Ara
8. Harry Potter Serisi
İngiltere ve Londra demişken Harry Potter serisini es geçmek olmaz tabii. J. K. Rowling tarafından yaratılan ve dünyanın en çok satan serilerinden biri olan Harry Potter serisinin ilk filmi 2001 yılında vizyona girdi.
Toplamda 8 filmden oluşan seri, 2011 yılında son buldu. Londra’da ismine turlar düzenlenen Harry Potter serisi, popüler kültüre dair bir fenomen. Okuyanı ve izleyeni sihirli bir dünyaya götüren Harry Potter serisi, günümüzde Londra denilince akıllara gelen ilk eserlerden.
9. Skyfall (2012)
Sinema tarihinin en uzun serilerinin başında James Bond gelir. Londra doğumlu yazar Ian Fleming tarafından yaratılan James Bond karakteri, 1960’lı yıllardan bu yana daima beyazperdede kendisine yer bulur.
Sean Connery, Roger Moore, Timothy Dalton, Pierce Brosnan gibi usta aktörlerin canlandırdığı James Bond karakteri günümüzde Daniel Craig ile özdeşleşmiş durumda. Oscar ödüllü yönetmen Sam Mendes’in yönettiği Skyfall, Daniel Craig ve Javier Bardem’in performanslarıyla büyüyen, aksiyon dolu bir yapım.
James Bond severleri her açıdan tatmin eden film, dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı/söz yazarı Adele’in söylediği ve “En İyi Özgün Şarkı Oscar’ı” kazanan “Skyfall” bestesiyle de zihinlere kazınmış durumda.
10. Love Actually (2003)
Love Actually, romantik komedi türü denilince akla ilk gelen filmlerden biri. Yılbaşı ruhunu ve Londra’nın klas dokusunu her sahnesinde hissettiren yapımda Hugh Grant, Emma Thompson, Alan Rickman, Keira Knightley, Liam Neeson, Colin Firth, Bill Nighy gibi isimlerden oluşan dev bir oyuncu kadrosu yer alıyor.
Yönetmenliğini Richard Curtis’in yaptığı filmde, farklı hikayeler arasında geçişler yapılıyor ve karakterlerin yaşadığı hayal kırıklıkları, aşka dair tutkuları iz bırakan bir şekilde ifade ediliyor.
Bu film önerisi ile listemizin sonuna geliyoruz, ancak okumaya devam etmek istiyorsan Yolculukta İzlenecek Filmler: Eğlenceye Katıl başlıklı içeriğimize geçebilirsin.