İçindekiler
Berlin’e bu 3. gidişim, ama her defasında aynı heyecanı yaşıyorum. Berlin, devasa büyüklükte ve 3-4 günde onu tam olarak keşfetmek imkansız. “Berlin’e neden gitmeliyim?” diye düşünüyorsan sorarım sana: Bir şehirden beklentin nedir? Tarih, sanat, mimari, aktivite, yemek…
Söz konusu Berlin olunca tüm kutucuklara tik atabilirsin. İnan ki her defasında yapacak farklı aktiviteler bulabildiğim, müzeler gezebildiğim ve mekanlar deneyebilme keyfi yaşadığım nadir şehirlerden. Birbirinden farklı tarzda 12 bölgesiyle Berlin’de herkese hitap eden bir şeyler var bir kere! Berlin, kozmopolit bir atmosfere ve pek çok insanı kendine çeken benzersiz ve şehirli bir yaşam tarzına sahip.
Buraya ulaşmanın en kolay yolu ise ucuz bir uçak bileti almak!
O zaman kendi Berlin deneyimimi havalimanından itibaren anlatmaya başlıyorum!
Havalimanından Şehir Merkezine Ulaşım
Brandenburg Havalimanı, yeni olduğu için olabildiğince modern, son teknolojilerle dolu ve şehir merkezine 27 km uzaklıkta. Alexanderplatz şehir merkezi U Bahn veya metro istasyonuna yolculuk süresi ise sadece 45 dakika. Şehri keşfetmek için U-Bahn sistemine alışmak iyi. Berlin’in büyüklüğü göz önüne alındığında muhtemelen onu biraz kullanacaksın, dolaşmanın en hızlı ve en ekonomik yolu bu. Daha önce bahsedilen Alexanderplatz şehir merkezi istasyonu, şehrin önemli turistik yerlerine turlar için çok popüler bir başlangıç noktası olacak.
Şehir İçi Ulaşım
Şehir düz ayak ve yürüyerek gezmesi keyifli, ama yetişmek imkansız. O yüzden toplu taşımaya arada muhtaç olacaksın 🙂 Hızını artırman gerekecek ve ara ara toplu taşımayla keyifte olacaksın!
Bilet almak için makineye yanaştın. A, B, C olarak ayrılmış zone’lar göreceksin. Bunu görünce şaşırma diye açıklayayım. Berlin ve banliyöleri üç bölgeye ayrılmış. Bunu bilmek önemli, çünkü farklı bölgeler için farklı bilet türleri var.
A Bölgesi: Burası Berlin’in merkezi arkadaşlar. Ana noktamız burası. Her şey burada. Bu bölge muhtemelen Berlin’de zamanınızın çoğunu geçireceğiniz yer.
B Bölgesi: Bu bölge Berlin/Brandenburg sınırına ulaşana kadar Ring dışındaki her şey. B bölgesinde görmek isteyebileceğin birkaç şey var.
C Bölgesi: Bu bölge ise teknik olarak Brandenburg (Berlin’i çevreleyen eyalet/bölge), ancak yalnızca Brandenburg’un Berlin’e yakın kısımlarını içerir. Berlin’den bir günlük geziye çıkmadığınız sürece muhtemelen C’ye çıkmayacaksın.
Bugüne dek hiçbir şehirde city card almamış biri olarak eğer müzeleri gezip görmek istersen direkt bunu önerebilirim. Hele ki Müzeler Adası ziyaretin olacaksa kesinlikle Berlin WelcomeCard al derim, çünkü tek bir müze girişi 13 euro 🙂
U-Bahn; hafta sonları 24 saat, hafta içi ise saat 01.00’a kadar çalışıyor. U-Bahn’a binmeden önce makineden biletini doğrulattığına emin ol. Bir bilet satın alıp direkt trene atlayamazsın, önceden makineye okutman gerekiyor.
Biletlerini zamanında doğrulat: Toplu taşıma biletlerini satın aldıktan sonra ulaşım araçlarına girmeden önce biletlerini doğrulattığından emin olman gerekiyor.
Berlin’i Ne Zaman Ziyaret Etmeli?
Berlin’i ziyaret etmek için popüler zaman, havanın en iyi olduğu ve seni meşgul edecek bir yığın eğlence, festival ve etkinliğin olacağı mayıs ve eylül ayları arası. Yine de yazın ortasında şehrin dayanılmaz derecede sıcak olabileceğini ve klimanın yaygın olmaması nedeniyle biraz rahatsız edici olabileceğini unutma. Nisan ve ekim ayları şehir tatili için ideal, çünkü bu aylarda fiyatlar uygun ve havası bütün gününü dolaşıp keşfederek geçirmek için çok rahat.
Tahmin edebileceğin gibi soğuk aylarda Almanya’da hava oldukça kasvetli olabiliyor. Bu çoğu ziyaretçinin Berlin’i ilkbahar veya yaz aylarında ziyaret etmeni önermesinin büyük bir nedeni. Hem yağmur ya da kar endişesi duymadan her yeri gezebileceksin hem de yanında daha az bagaj taşıyabileceksin. Berlin kışları uzun ve soğuk geçer, ancak bu dönem Noel mevsimi ile bölünür ve büyüleyici Berlin pazarları dünyanın her yerinden ziyaretçi çeker.
Berlin’de Konaklamak İçin En İyi Bölgeler
“Berlin’de nerede kalınır?” diye düşünüyorsan önerilerimi sıralıyorum:
1.Mitte: Adından da anlaşılacağı üzere Berlin’de turistler için en iyi yer, Mitte adı verilen şehrin tam merkezi. Buradayken görülmeye değer her yere yürüme mesafesinde olacaksın ve ana alanların dışına çıkmak istemediğin sürece toplu taşıma kullanmana gerek kalmayacak.
Ziyaret etmek isteyeceğin Televizyon Kulesi, Brandenburg Kapısı, Müzeler Adası, Yahudi Anıtı, Berlin Katedrali ve Reichstag, Mitte’de bulunuyor. Birinden diğerine kolayca yürüyebilirsin. Tabii Mitte’nin merkezinde fiyatlar çok daha yüksek. Mitte’de kalmanın bir artısı da şehrin merkezindeki büyük park olan Tiergarten ve doğal olarak Cafe Am Neuen See’ye yakın olmak.
Alışveriş yapmayı seviyorsan da Mitte harika. Mall of Berlin de dahil olmak üzere birkaç alışveriş merkezi ve birçok tanınmış mağazayı burada bulabilirsin. Potsdamer Platz, Mitte’de. Noel’de buradaki binalar her zaman ilginç dekorasyonlara sahip oluyor ve devasa bir ağaç kuruluyor. Ayrıca Mitte’de Bodemuseum, Pergamon ve DDR müzesi gibi çok sayıda müze bulunuyor.
2. Kreuzberg: Kreuzberg, tahmin ettiğiniz Kreuzberg değil. Aslında David Bowie’nin Berlin’de geçirdiği süre boyunca yaşadığı yer. Heroes adlı şarkısı için oradaki kayıt stüdyosundan gördüğü Berlin Duvarı’nın önünde öpüşen bir çiftten ilham aldığını söyleyebilirim. Pek çok insan, gerçekten her şeyden bir tutam tadılabileceği için Berlin’de kalmak için en iyi bölge olduğunu söyleyecektir. Özellikle Mehringdamm. Burası Berlin’in güneyindeki Kreuzberg’de bir cadde aslında. Mehringdamm’ı daha önce duydun mu bilmiyorum, ama tam bir mahalle havası olan sıcacık bir bölge. Restoranlar, kafeler her şey ayağının ucunda. Kesinlikle konaklamak için en keyifli bölgelerden birisi.
3. Prenzlauer Berg: Çocuk mağazaları, oyun parkları ve ailelere uygun kafelerle dolu bir bölge. Kollwitzplatz ve Helmholtzplatz yakınındaki savaş öncesi dönemden kalma restore edilmiş binalarda çok tatlı restoranlar ve butikler yer alıyor. Mauerpark’taki popüler bit pazarı, pazar gezmeyi sevenler ve sokak sanatçıları tarafından hayli rağbet görüyor. Yeme-içme, park, aktivite olanaklarıyla bu bölgeyi çok sevdik. Tonlarca karakteri var ve şehir merkezine bir metro kadar yakın. Friedrichshain ve Kreuzberg’e kıyasla biraz daha sakin.
4. Friedrichshain: Berlin merkezinin doğusunda kalan bu bölge, uygun bütçeyle konaklayabileceğin en doğru yer. Bölge her ne kadar güzel olsa da 3-4 günlük seyahat için bu bölgede kalmanı tavsiye edemem. Bir kere bölgeye yürüyerek gitmek zor. Kesinlikle toplu taşıma ya da bisiklet şart. Ne yazık ki yol hiç keyifli değil. Kuleli köprü Oberbaumbrücke’yi aşman gerekiyor. O köprüden yürümek pek keyif vermiyor.
Kısacası bölge aslında yaşamak için güzel. Mahalle havasında ve mekanlar, parklar tatlı; ama şehir merkezine uzak. Boxhagener Platz ve çevresindeki sokaklar gerçekten de Friedrichshain’in kalbi. En iyi parklarından bazıları: Volkspark Friedrichshain , Weberwiese ve Boxhagener Platz. Kötü şöhretli Berghain, Wilde Renate, Kater Blau ve About Blank gibi en ünlü kulüplerden bazıları da Friedrichshain’de bulunuyor.
Berlin’de Yapılacak En İyi Şeyler
Gelelim Berlin’de yapılacak en iyi şeyler konusuna. Berlin’de yapılacak şey çok, onu baştan söyleyeyim. Benim listem ise şöyle:
- Berlin’e Gitmeden Önce Rezervasyonlarını Yap: Çoğu insanın Berlin’e vardığında ziyaret etmek istediği yerlerden biri de Reichstag binası. Cam kubbe gerçekten muhteşem ve görülmeye değer. Zaman kaybetmemek için önceden bilet rezervasyonu yaptırmalısın. Giriş ücretsiz. O yüzden online rezervasyon yapmak için geç kalma.
- Müze Kartı Al: Berlin’deki müzelerin çoğunu ziyaret etmenin harika bir yolu, 3 günlük müze kartı almak. Berlin’de 170’in üzerinde müze var ve her birini tek tek ziyaret etmeyi beklemek gerçekçi olmasa da en önemlilerini ziyaret etmeye biraz zaman ayırmalısın.
- Berlin’de Müzeler Adası Turu Yap: Berlin Müzeler Adası; Museuminsel, Spree Nehri’nde yer alıyor. Altes Museum, Neues Museum, Alte Nationalgalerie, Bode Museum ve Pergamonmuseum dahil 5 müze ve sanat galerisine ev sahipliği yapıyor. Eğer bir sanat meraklısıysan bunları kaçırmamalısın.
Her ayın ilk pazar günü Berlin’de müzeler ücretsiz. Lütfen açılış saatlerine dikkat et ve pazartesi günleri Berlin’deki ulusal müzelerin kapalı olduğunu da unutma.
- Reichstag’ın Tepesindeki Cam Kubbeye Tırman: Reichstag’ın tepesindeki cam kubbe, aşağıdaki şehrin 360 derecelik manzarasını sunuyor. Kubbe ziyaretçilere açık, ancak önceden online kayıt yaptırman gerekecek. Gerçekten popüler bir cazibe merkezi olduğundan ve bazen biletler birkaç gün boyunca mevcut olmadığından bunu erkenden yapman en iyisi.
- Alman Tarih Müzesi’nde Tarihin Derinliklerine Dal: Deutsches Historisches Museum, Alman tarihine çok kapsamlı bir bakış sunuyor. Kalıcı sergi, kronolojik bir şekilde düzenlenmiş. Weimar Cumhuriyeti’nin ilk günleri, Nazi rejimi, savaş sonrası dönem, bölünmüş Almanya’nın tarihi ve yeniden birleşme konusunda yol gösteriyor.
- Markthalle Neun’da Bir Şeyler Atıştır ve Alışveriş Yap: Hayal edebileceğin her türlü yemeğin sunulduğu ve meyve-sebze tezgahların bulunduğu tarihi bir gıda pazarı. En çok perşembe akşamları saat 17.00 ile 22.00 arasında ziyaret ediliyor. Burası hem yerli halk hem de turistler tarafında yemek için tercih ediliyor.
- Berlin Duvarı Boyunca Fotoğraf Çek: Berlin Duvarı, 28 yıl boyunca Doğu ve Batı Berlin’i ayıran çizgi aslında. Bir zamanlar zulmün simgesi olan şey, bugün özgürlüğün simgesi olarak duruyor. Almanya yeniden birleştiğinde duvarın büyük bir kısmı yıkılmış olsa da birkaç şerit kalmış. Artık Doğu Yakası Galerisi olarak bilinen duvar, 100’den fazla sanatçının yaptığı duvar resimleriyle kaplı. Berlin seyahatini taçlandıracak fotoğraflar çektirmen için fırsat!
- Brandenburger Kapısı’nda Yürü: Berlin’in en ikonik anıtlarından biri. Bu ikonik manzarayı görmek, ziyaretçiler için Berlin’de yapılacak en önemli şeylerden. Brandenburg Kapısı, Berlin’in prensip olarak gözden kaçırılmayacak bir simgesi. Elbette sadece bir dönüm noktası, ama onu görmek sana “Gerçekten Berlin’deyim!” anını yaşatacak.
- Holokost Anıtı’nı Ziyaret Et: Katledilen Avrupa Yahudileri Anıtı, Nazi rejimi sırasında meydana gelen zulmün anıldığı bir yer. Anıt, taş kayaların sıra sıra durduğu eğimli bir alan şeklinde. Sanatçının düşüncesine göre bu anıt; düzen yoluyla tedirginlik, belirsizlik ve korku hissi yaratıyor.
- DDR Müzesi’ni Keşfet: Eski Doğu Almanya’da yaşamın nasıl olduğunu merak ettiysen işte ziyaret etmek isteyeceğin yer. Sergi çok eğlenceli ve etkileşimli. Doğu Almanya’da yaşayanların evinin içindeki yaşam alanlarını yeniden yaratmaya kadar uzanıyor. Sabun markasından dönemin popüler mobilya çeşitlerine kadar bu müze seni farklı bir döneme götürüyor.
- Club Mate İç: U-Bahn’daki iş insanları, parkta okuyan üniversite öğrencileri ve Berlin’de göreceğin hemen herkes Club Mate’i tanıyor ve seviyor. Berlin’e yaptığım son yaz ziyaretim sırasında bana yapılan birçok yerel tavsiyeden biri bu olmuştu. Tüm Berlinlilerin bağımlısı olduğu kafeinli karışımı deneme şansımı bu gezimde yakaladım ve çok sevdim.
- Checkpoint Charlie’de Doğu’dan Batı’ya Yürü: Kontrol Noktası Charlie, resmi olarak 1947-1991 yılları arasında süren Soğuk Savaş sırasında Doğu Berlin ile Batı Berlin arasındaki en ünlü geçiş noktasının Batılı Müttefikler tarafından verilen adı. Dürüst olmak gerekirse tarihi simgesel yapı artık zincir fast food mağazalarının bulunduğu ve çok pahalı bir hediyelik eşya dükkanıyla çevrili olduğu göz önüne alındığında biraz iç karartıcı gelebilir. Ne olursa olsun çok da uzun olmayan bir süre önce savaş zamanı ciddi gerilimlerin yaşanabileceği bir yerde özgürce yürümek oldukça hoş bir duygu.
- Nikolaiviertel’de Orta Çağ Havasını Solu: Mitte’de gizlenmiş bir kasaba hayal et. Berlin’in en eski yerleşim bölgesi. Orta Çağ tarzı evleriyle geçmişe yolculuk yaptıracak bir bölge. Ama şöyle bir gerçek var ki bu binaların çoğu savaş sonrası yapılmış 🙂 Yine de burada vakit geçirmek keyifli.
- Tiergarten’da Dolaş: Almanca “Hayvanat Bahçesi” anlamına gelen Tiergarten, şehrin ortasında yer alan halka açık bir park. Devasa bir alanda yer alıyor. Eskiden orman olarak kullanılan alan, kralın kişisel avlanma alanı olarak hizmet veriyormuş.
- Museum Blindenwerkstatt Açık Hava Müzesini Gez: Holokost sırasında gözleri görmeyen Yahudileri işe alıp sınır dışı edilmelerine engel olan, böylece birçok hayat kurtaran Otto Weidt’in müzesini ziyaret etmelisin.
- Pazar Günü Mauerpark’a Git: Berlin’de yaşayanların pikniğe, alışverişe, bir şeyler yiyip içmeye, müzik yapmaya kısacası eğlenmeye gittiği park.
- Photoautomat’ın İçine Birkaç Fotoğraf Çek: Şehirde yeterince dolaşırsan sokak köşelerine rastgele dağılmış eski moda fotoğraf kabinlerini fark edeceksin. Sadece birkaç euro karşılığında arkadaşlarınla fotoğraf çektirebilir ve harika bir anıyla Berlin gezine renk katabilirsin.
- Terk Edilmiş Havaalanı Pistinde Keyfine Bak: Artık kullanılmayan Flughafen Berlin-Tempelhof, park olarak yeni bir hayat kazandı. Eski havaalanı oldukça alışılmadık bir kamusal alan oluştursa da yerel halk bunu umursamıyor 🙂 Hafta sonları sıklıkla barbekü yapan aileleri, köpeklerini gezdiren çiftleri, uçurtma uçuran çocukları ve hatta iniş pistinde koşanları bulacaksın.
Spree Nehri’nde tekne turuna çık çıkmasan da kenarında oturmak çok keyifli.
- Hackesche Höfe’de Gez: 8 avludan oluşan bir açık hava pasajı diyebiliriz. Keşfedilecek pek çok olağanüstü butik mağaza, fabrika ve fikir var. Atmosfere mükemmel uyum sağlayan harika gastronomik mekanlar var. Chamäleon Tiyatrosu ve sinema sıra dışı programlarıyla birinci sınıf bir kültürel keyif.
- Fernsehturm’a çık diyemeyeceğim. Şehri kuşbakışı görmek için Berlin Televizyon Kulesi’ne çıkıyorlar. Tepesinde bir de restoran bulunuyor.
Berlin’de Nerede Ne Yenir?
Berlin ziyaretin için en önemli tavsiyelerim şöyle: Mekanları dikkatli planla, bağımsız rehberleri dinle. Berlin’de yiyebileceğin pek çok kötü yemek var. Burada nokta atışlarla karşındayım!
- Annelies: Kahvaltı için direkt bu adrese alalım seni! Kreuzberg’de Görlitzer Park’ın karşısındaki bu mekana bayılacağına eminim. Süt kreması, tereyağı ve bol miktarda akçaağaç şurubu ile bütünleşen pofik pankek yığınıyla ünlü. Aslında buradaki her şey gerçekten mükemmel. Kahve, kızarmış ekmek üzerinde yumurta, ev yapımı sosis… Gerçek bir sabah mutluluğu 🙂
- Fine Bagels: Kitapçının ortasındaki “Shakespeare and Sons”ta süper lezzetli ev yapımı simitler! İster inan ister inanma, bu şirin kafede 16 farklı bagel çeşidi var! Susam, haşhaş, soğan-sarımsak, deniz tuzu ve biberiye gibi klasiklerin yanı sıra balkabağı gibi sıra dışı simitler de var. Benim için süper lezzetli haşhaşlı simitin üzerinde Meshka 3 vardı (somon, krem peynir, kırmızı soğan ve kapari). Malzemeler mükemmel bir şekilde uyum sağlamıştı ve bagel olması gerektiği şekilde açma gibi değil, sert kabuklu ve tek kelimeyle cennet gibiydi!
- Mogg: Berlin’de yediğim en iyi yemeklerden biri. Pastırmalı sandviç mutlaka denenmeli. Fransız soğan çorbası çok lezzetli ve mükemmeldi. Birden fazla mağazanın bulunduğu bir avluda yer aldığı için yanlış yere gitmemeye dikkat et. İçeride ve dışarıda oturma yerleri var, rezervasyon yaptırmanı tavsiye ederim. Reuben pastrami, en iyi sandviçlerden biriydi, hatta belki de en iyisi. Kusursuzdu. Ekmekleri dahi kendileri yapıyorlar.
- Albatross Bakery: Berlin’in en lokal kafelerinden biri. Ayaküstü sabah kahvaltısı için doğru adres. Kahve ve hamur işi dışında organik ürünler de satılıyor. Bademli kruvasan ve kahveni alıp kapının önündeki banklara çömüyorsun 🙂
- Chapterone Coffee: Evet, Berlin’de birçok iyi kahveci var; ama bu yine lokal seçeneklerden biri. İyi kahve için uğramanı tavsiye ederim.
- Bonanza Coffee: İlk denediğim şubesi Prenzlauer bölgesinde Mauer Park civarındaki Orderberger Strasse’de idi. Ama Kruezberg’deki şubesi harika! Kesinlikle değerlendirmen gereken bir kahveci!
- Ben Rahim Coffee: Kahvenin yanında şeker vermeyen tek işletme olabilir 🙂 Ama tatlı ve baklava çeşitleri falan gırla! Hand brew kahve deneyimi 7 euro. İlla istiyorsanız 1 tane alıp 2 kişi paylaşın derim.
- Five Elephant: Eveeet, gelelim Berlin’deki en sevdiğimiz kahvecilerden bir diğerine! Neukölln yakınlarındaki bu şube gerçekten çok keyifli. İçerideki dünya haritaları ve dünya küreleriyle ayrıca beni kendine aşık eden bu kahvecide lezzetsiz bir şey yiyip içmeniz mümkün değil! İyi kahve molası mutluluğu iyi ki var! Ben yine iced flat white’a düştüm.
- The Barn: Kahveseverlerin not etmesi gereken mekanlardan biri. 4 farklı demleme yöntemiyle enfes kahveler sunuyorlar. 3 şubesi var. Schönhauser Allee 8’deki şubesine gittim. Kapı önünde minik birkaç tabure ve sehpadan bozma masa var. “Ben dizüstü bilgisayarımla oturup takılmak istiyorum.” diyorsanız sizi Starbucks’a alalım. Çünkü burada böyle bir ortam yok. Ayrıca tezgahta sürekli leziz seçenekler de kahveye eşlik ediyor. Hafif ıslak kek kıvamında havuçlu tarçınlı keki tatma fırsatı buldum. Herhalde bir daha o lezzeti yakalamam zor 🙂 Ahududu ve vanilya aromalı Rwanda Cocamu filter coffee tavsiyemiz.
- Gazzo Pizza: Malafemmena’ya gittikten sonra başka bir pizzacı dener misin bilmiyorum, ama bizim için gayet güzel bir deneyimdi. Beklediğimden fazlasını verdi. Şunu söyleyebilirim ki Gazzo’daki margherita asla hayal kırıklığına uğratmaz.
- Vanille&Marille: Vanille&Marille dondurmalarıyla tartışmasız Berlin’in en iyisi! Dükkanın Kreuzberg’deki dükkanında normalde yaklaşık 20 farklı dondurma çeşidi bulunuyor. 1 top çeşidine göre 1,40-1,60 euro arasında değişiyor. Orijinal Tahiti vanilla, Hint mangosu, Sicilya fıstığı benim favorilerim. Kaliteye önem veriyorlar. Hiçbir yapay aroma veya renklendirici kullanmıyorlar.
- Babikyu: Noyan’a Kore mutfağını sevdiren “Yine gelelim!” dedirten restoranımıza hoş geldiniz! Bergmanstrasse’de müthiş ötesi Kore barbekü tavsiyemizdir. Yine fiyat olarak Berlin standartlarının azcık üstü diyebiliriz. Lütfen atlamayın. Noyan, bibimbap yedi; ben ise chicken bulgogi yedim. Yemeklerin her biri 13-15 euro arasında. Tadı hala damağımda. Umarım tekrar kavuşuruz.
- Shiso Burger: Asyalı burger denemek ister misin? Bizim seçimimiz chili lemon burger, tatlı patates ve tavuk topları oldu. Burger, farklı ve süper lezzetli. Bir dahaki ziyaretimde bulgogi burger deneyeceğim!
- Cuero Di Vetro Gelato: İtalya’da yediğiniz o kremamsı gelato tam olarak burada. Çikolatalısının tadı hala damağımda! İçinde katkı maddesi olmayan, doğal ve taptaze ürünler. Kuyruğu çok kafaya takma ve muhakkak dene derim.
- Goldies: Berlin’in en iyi burgercilerinden bir diğeri burası. Smashburger olay! Genelde herkes büyük seçim alıyordu. Başta şaşırdık nasıl yiyorlar diye, ama gayet yenir.
- Malafemmena: Berlin’de ödüllü bir pizzacı deneyimine ne dersin? Avrupa’nın en iyi 50 pizzası listesinde yer alıyor. Klasik margherita seçtik. Hamuru ve malzemeleriyle çok lezzetliydi.
- Burgermeister: Burgermeister hala favorimiz! Hatta dünyanın en iyileri arasında! Berlin’de 2 şubesi bulunuyor. U-Bahnhof Schlesisches Tor’da tren raylarının ardındaki küçük dükkanın daha evvel tuvalet olduğunu öğrenmek her ne kadar “ıyy” dedirtse de muhakkak uğrayın. Zaten “O kalabalık da nesi?” diye yanına yanaşacaksınız. Oturma yeri yok. Sadece 3-4 bar standı bulunuyor. Cheeseburger 4,80 euro, cheddarlı patates kızartması ise 3 euro.
Diğer mekan ise Kreuzberg girişinde Kottbusser’de. Diğeriyle kıyaslandığında oturma alanı olduğu için daha restoran tarzında. Bu şubesinde rahatlıkla yer bulabilirsiniz.
- Mustafa Gemüse: Günün her saati kuyruk göreceğiniz bir dönerci. Malzemeler oldukça basit olmasına rağmen lezzeti adamı tekrar Berlin’e götürür. “Amaaan, Almanya’ya gidip döner mi yiyeceğim!” diyorsan hemen o düşünceni zihninden sil. Ne özelliği var diyorsan anlatayım: Küçük bir kulübede tavuk döner dönüp duruyor. Lavaş ya da ekmek önce ısıtılıyor. Sandviç içine yoğurt, acı, peynir ve sos ilave ediliyor. Sonra salata bardan seçeceğin malzemeler ekleniyor. Lor peynirinden hazzetmeyen biri olarak denedim ve o koca sandviç ekmeğini 5 dakikada nasıl mideye indirdim tarifi yok. Evet, kuyruk biraz uzun ve beklemeyi hiç sevmediğini biliyorum; ama DENE! Akşam kuyruğunda bekleyip sabah gözlerimizi açar açmaz Mustafa Gemüse’ye koştuğumuzu söylemek ne kadar beğendiğimizi anlatmaya yeterli olacaktır. Fiyatı ise 7,5 euro.
- Klunkerkranich: “Bir AVM’nin çatısındaki bir mekan ne kadar güzel olabilir!” diye düşünebilirsiniz. İşte, o düşüncenizi zırt diye silen mekanımız. Hiç ummadığınız bir teras bar. MU-AZ-ZAM! Buraya gelmek için metroyla Rathaus Neükölln’e (U7) gidin. Neükölln Arkaden’e yürüyün. İçeri girdikten sonra asansörleri bulun. Çıktıktan sonra kendinizi otoparkta bulacaksınız. Graffiti ve murallarla çevrili sarmal yolu tırmanın. Berlin’de gün batımını izlemek için en eğlenceli, en havalı yerlerden birindesiniz. Çatı katındaki bahçede, banklarda, masalarda ya da bar alanındaki basamaklarda oturabilirsiniz. Giriş ücreti 4 euro. Girişte kolunuza bir damga vuruluyor. Sadece gençler için değil; ailelerin de uğrak yeri, çocuklar için kum havuzu bile var.
Çocukla Berlin’de Neler Yapılır?
Berlin; yeşil alanlara, devasa parklara sahip olduğundan çocuklar için harika bir seyahat rotası. Her şey yeni, heyecan verici ve ilgi çekici. Önemli olan iyi planlama. Berlin ziyaretinin tüm aile için harika bir deneyim olmasını ve hem ebeveynlerin hem de çocukların bol bol eğlenmesini sağlamak için birkaç tavsiyem olacak.
ANOHA Müzesi’ne Gidin: Çocukla Berlin’de kesinlikle ziyaret edilmesi gereken o yer burası. Hem de ücretsiz! Önemli olan yer bulmak. Ziyaretiniz öncesinde sitesinde rezervasyon yapmayı unutmayın. 2 – 10 yaş arası çocuklar için ideal. Yanınızda çocuklarınız için kaydırmaz tabanlı çorap varsa 3 € da tasarruf etmiş oluyorsunuz. Hemen her köşede gerçekten güzel bir oyun alanı var!
Berlin Doğa Tarihi Müzesi’ni Keşfedin: “Museum für Naturkund”’ olarak da bilinen Berlin Doğa Tarihi Müzesi, doğa tarihi örneklerinin geniş bir koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Ziyaret edersen paleontoloji, mineraloji, zooloji ve evrimsel biyoloji ile ilgili sergileri keşfedebilirsin. Öne çıkanlar arasında Brachiosaurus’un dünyaca ünlü dinozor iskeleti, Archæopteryx fosili ile inanılmaz mineral ve değerli taş koleksiyonu yer alıyor. Müzede ayrıca ziyaretçilerin etkileşimli görüntüler ve gerçek boyutlu modeller aracılığıyla dinozorların evrimi, davranışları ve neslinin tükenmesi hakkında bilgi edinebilecekleri özel bir “Dinozor Dünyası” bölümü de bulunuyor.
Tierpark Berlin’de Bir Günün Tadını Çıkarın: Almanya’nın en büyük peyzajlı hayvanat bahçesi, çocuklara hayvanları doğal bir ortamda görmeleri ve onlar hakkında bilgi edinmeleri için harika bir fırsat sunuyor. Oyun alanları, evcil hayvanat bahçeleri ve beslenme fırsatlarıyla ideal bir aile gezisi fırsatı.
Berlin LEGOLAND Keşif Merkezini Keşfedin: LEGO sevmeyen bir çocuk yoktur sanıyorum. Oyuncaklar, oyun alanları ve etkileşimli LEGO atölyeleri içeren bu oyun alanında çocuklarınızın yaratıcılıklarını, enerjilerini ve hayal güçlerini açığa çıkarmalarına izin verin. Her yaştan çocuğa uygun geziler ve atraksiyonlar, fabrika turu ve inşaat atölyeleri bulacaksınız.
Parklar ve Bahçeler: Büyük şehirlerdeki kaldırımlar çoğu zaman küçük çocukların bacaklarını yorar. Çok sayıda park ve bahçeden birinde yürüyüş yapmak hoş bir değişiklik olur. Ya da neden parkta piknik yapmıyorsunuz? Çocuklar için eğlence merkezi ve minyatür Berlin-Brandenburg’un bulunduğu bir orman parkı Wuhlheide Parkı ya da hepinizin keyif alacağı Mauerpark’ı deneyebilirsiniz.
Oyun Alanları: Berlin; küçük çocuklara macera, tırmanma ve engelli parkurlarının olduğu çok sayıda oyun alanı sunuyor. Bazı yetişkinler de yeniden çocuk olmayı dileyecek. Çocuklarınızın oyun oynamasını izlerken bir mola verin, çünkü şöyle derler: Çocuklar mutlu olduğunda ebeveynler rahatlar. Mitte’deki su oyun alanı, masal oyun alanı, Charlottenburg’da korsan gemisi, Friedrichshain’de ejderha diyarı çocuğunuzu mutlu edecek.
Çocukla Berlin Seyahatini Kolaylaştıracak İpuçları
Çocuklara Uygun Aktiviteler Planlayın: Etkileşimli sergiler, oyun alanları veya çocuklara özel programlar sunan ilgi çekici yerleri, parkları, müzeleri ve turları arayın.
Temel Malzemeleri Paketleyin: Atıştırmalıklar, su şişeleri, ekstra giysiler, ıslak mendiller, güneş kremi ve gerekli ilaçlar gibi temel malzemeleri yanınızda getirin.
Bebek Arabası Erişilebilirliğini Göz Önünde Bulundurun: Berlin genellikle bebek arabası dostudur, ancak bazı turistik yerler veya toplu taşıma seçeneklerinin erişilebilirliği sınırlı olabilir.
İpucu: Hafif ve katlanabilir bir bebek arabası seçin ve küçük çocuklar için bebek taşıyıcıları kullanmayı düşünün.
Toplu Taşıma Seçeneklerini Kontrol Edin: Berlin, otobüsler, tramvaylar ve trenler dahil olmak üzere verimli bir toplu taşıma sistemine sahiptir.
Güzergahlara ve Programlara Aşina Olun: Günübirlik geziler için toplu taşıma araçlarını kullanmayı düşünün. Çocuklar için özel tarifeleri veya indirimleri kontrol edin.
Molalara ve Boş Zamanlara İzin Verin: Parklarda veya kafelerde çocukların aktivitelere devam etmeden önce dinlenip enerji toplayabilecekleri molalar planlayın.
Değişen Hava Koşullarına Hazırlıklı Olun: Berlin’in hava durumu tahmin edilemez olabilir. Bu nedenle kat kat giyinmek iyidir. Şemsiye veya yağmurluk taşıyın ve çocukları hava koşullarına uygun şekilde giydirin.
Yemek Seçeneklerini Araştırın: Berlin, çocuk dostu restoranlar ve kafeler de dahil olmak üzere çeşitli yemek seçenekleri sunar. Çocuk menüsü, mama sandalyeleri ve aileler için sıcak bir atmosfere sahip yerlere dikkat edin.
Çocuk İndirimlerinden Yararlanın: Berlin’deki birçok turistik mekan ve müze, çocuklar için indirimli veya ücretsiz giriş imkanı sunuyor.
Çocuk Dostu Restoranlar
Çoğu zaman küçük çocukları restorana götürmek ebeveynler için zorlu bir aktivite haline geliyor. E haklılar da! Hareket etme istekleri çok olduğu için uzun süre hareketsiz oturmak zor. İşte, çocuklar oyun alanında veya oyun alanında koşarken yemeğinizin tadını huzur içinde çıkarabileceğiniz yerler: Kudamm Vapiano, Cafe am Neuen See, Biergarten Joel, Prater Beer Garden, Zen Sushi.
Berlin Noel Pazarı Rehberi
Şehrin dört bir yanına yayılmış 80 Weihnachtsmärkte’si ile Berlin, Alman Noel pazarlarının başkenti. Her birinin kendine has atmosferi ve özelliği var.
Hangi Noel pazarlarını ziyaret edeceğinizi seçmek zor olabilir. Bu rehber sizi Berlin’in en ünlü Noel pazarlarına götürecek.
Ana pazarların neredeyse tamamı şehir merkezinde bulunan Mitte semtinde yer alıyor. Ancak mesafeler büyük olduğundan birinden diğerine gitmek için toplu taşımayı kullanmak zorunda kalacaksınız. Bunu yapmanın en kolay yolu S-Bahn ve U-Bahn trenlerini (Alman metro sistemi) kullanmak.
Berlin Noel Pazarı Tarihleri 2023
27 Kasım – 26 Aralık 2023 arası. Her gün 12.00 – 22.00 arası açık. 26 – 31 Aralık 2023 arası ise sadece Gendarmenmarkt, Belediye Binası, Potsdamer Platz ve Kaiser Wilhelm Memorial Kilisesi’ndeki pazarlar açık.
Noel’den Sonra Açık Olan Pazar Var mı?
Evet; Gendarmenmarkt, Belediye Binası, Potsdamer Platz ve Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi’ndeki Noel pazarları 31 Aralık’a kadar açık. Belediye binasındaki pazar ise yılbaşından bir hafta sonra da devam ediyor.
Berlin’in En İyi Noel Pazarları
- Gendarmenmarkt Meydanı
- Charlottenburg Sarayı’ndaki Weihnachtsmarkt
- Alexanderplatz Noel Pazarı
- Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi Noel Pazarı
- Berliner Weihnachtszeit, Roten Rathaus
- Potsdamer Platz’da Kış Dünyası
- Spandau Noel Pazarı
- Opernpalais Nostaljik Pazarı
- Lucia Noel Pazarı
Benim önerilerim burada son buluyor. Okumaya devam etmek istiyorsan Avrupa’daki En Güzel Noel Pazarları: Her Yer ışıl ışıl (2023) başlıklı yazıya geçebilirsin.