İçindekiler
Bir insanı tanımak gibidir bir şehri tanımak. Her birimiz farklıyız, içimizdeki cevher farklı, anlaşılmak zaman alıyor… O yüzden Bolonya’ya zaman tanımamız, onu anlamamız gerekiyor. O kırılma noktasından sonra buradan vazgeçemeyeceksiniz.
Her Şey, Her Yerde, Aynı Zamanda… Geçtiğimiz yılın en iyi filmi Oscar’ını alan bu filmi sinemada izledikten sonra uzunca bir süre etkisinden çıkamamıştım. Her şeyi deneyimlemek, her yerde bulunmak ve hepsini aynı zamanda yapmak isteyen bizi daha iyi anlatan daha iyi bir eser ortaya çıkana kadar en iyisi budur.
Seyahat özelinde konuşayım. En popüler destinasyonlar yalanıp yutuldu. Şimdi, en farklı, en sıra dışı noktalar aranıyor; koşar adım oralara gidiliyor. Ve trendler musluktaki su gibi akarken bazı güzellikleri gözden kaçırabiliyoruz. “Değeri tam anlaşılmayan rotalar” listeme eklediğim Bolonya da bunlardan birisi, çünkü bugüne dek malum şehir hakkında en çok “Orada çok bir şey yok” cümlesini işittim. Ben ise size bu yazımda Kuzey İtalya’da, Emilia-Romagna Bölgesi’nin kalbinde yer alan Bolonya’ya niçin mutlaka gitmeniz gerektiğiyle ilgili düşüncelerimi aktaracağım.
Bu şehri ziyaret etmek isterseniz ucuz Bolonya uçak biletini nerede bulacağınızı biliyorsunuz.
Bu hatırlatmayı da yaptığıma göre haydi yazıma geçelim.
La Dotta, La Rossa, La Grassa, La Turrita: Bolonya’ya Farklı Bir Bakış
Dante, Erasmus, Kopernik gibi isimler nerede okumuş biliyor musunuz? Avrupa’nın en eskisi kabul edilen Bolonya’daki üniversitede. Bu sebeple şehrin takma isimlerinden biri, “la dotta” (şehrin köklü eğitimine gönderme). Diğer takma isimler şöyle: “La rossa” (şehrin kızıl renk çatılarına ve siyasi görüşüne gönderme), “la grassa” (şehrin yemek kültürüne gönderme) ve “la turrita” (şehrin yükselen kulelerine gönderme).
Evet, köklü bir geçmişle karşı karşıyayız; fakat konu başlığımız görsel sanatlar ise Bolonya’da çok şey olmadığını düşünenlere hak veriyorum. Roma, Floransa, Venedik daha ilk adımdan güzelliğiyle insanı çarpar. Ancak aynı bir insanı tanımak gibidir bir şehri tanımak. Her birimiz farklıyız, içimizdeki cevher farklı ve anlaşılmak zaman alıyor… O yüzden Bolonya’ya zaman tanımamız, onu anlamamız gerekiyor.
Bolonya Şehir Merkezi
Bu şehrin alametifarikalarını hızlıca saymak isterim. İtalya seyahatinizde Pegasus ile direkt uçuş yapmanız için Bolonya mükemmel bir destinasyon, çünkü ülkenin tam orta noktasında ve aklınıza gelen her yere tren mevcut. Tren yoksa otobüs seçeneği de var. Fakat en güzeli araç kiralayıp gönlünüzce gezebilmeniz elbette.
Şehrin merkezi konumu, gündüz başka yerlere gidip akşam Bolonya’ya dönmenizi kolay hale getiriyor. Ayrıca fiyat-kalite dengesini baz alırsak konaklama seçenekleri hayli iyi. Şehrin sakinliği bence kocaman bir artı. Zira turistik yerlerde yürümüyor, insanlarla birlikte şehrin içerisine akıyorsunuz.
Son olarak da yemek diyor ve kısa bir es veriyorum. Conde Nast Traveller dergisi okurları tarafından, geçtiğimiz yıl “dünyada en iyi yemek yenilecek yer” olarak Bolonya seçilmiş. Bakın Avrupa’da değil, dünyada! Bundan sebeptir, gündüz gezeceğimiz yerleri gezip akşam koşarak Bolonya’ya dönmemiz. İstanbul’a ayak basalı kaç gün oldu, rüyamda hala parmesan soslu tortellini görüyorum; o kadar diyeyim!
Bolonya Lezzet Turu ve Konaklama
Kafamda bir “acaba” ile seyahat ettiğim şehirde kalacağım otele önem veririm. Otel iyi olmalı ki pozitif bir başlangıç yapalım.
Bolonya’da kaldığımız dört yıldızlı Hotel San Mamolo, nokta atışı bir seçimdi. Dallarından sümbüller sarkan ağaçlarla bezenmiş şirin avlusu, konforlu odaları ve mükemmel kahvaltısıyla ilk günümüzde treni kaçırmamıza vesile oldu. Sebep oldu demiyorum; çünkü o güneşli sabahı yaşamak, kuş seslerini duymak, keyifle kahvemizi yudumlamak ömre bedeldi.
Otelin bir diğer artısı, hemen karşısında konuşlanan Antica Osteria Le Mura isimli restorandı. Bolonya’da şık ve lezzetli bir akşam yemeği için burası şahane seçim. Anneannemizin evinin salonu havasındaki Michelin Rehberi onaylı Trattoria da Me de tam anlamıyla lezzet fırtınası estiriyordu. Unutmadan ekleyeyim, rezervasyon yapmadan masa bulmak hayli zor.
Yine Michelin Rehberi’nde bulunan Osteria Bartolini, deniz ürünlerini tatmak için uğranılması gereken bir durak diyebilirim. Kocaman bir terası var ve ağaçların altında oturuyorsunuz.
Sağlı sollu restoranların ve otantik butiklerin bulunduğu Via Guglielmo Oberdan, tam akşam üstü gezmelik ve beğendiğin restorana oturmalık bir cadde. Bizim seçimimiz, La Trattoria del Tempo Buono oldu. Carbonara yemek için Pistamentuccia’yı ve benim gibi dondurma sevenlere özel Gelateria La Crema di Bologna‘yı ekleyeyim listemize. Peki ya şarküteri nerede? Her köşe başında!
Sempatik Havalimanı: Guglielmo Marconi Havalimanı
Bir şehrin havalimanıyla ilgili düşüncelerimi yazmak ilk defa başıma geliyor, ama yazmalıyım. Dönüş uçuşumuz için Bolonya’daki havalimanına vardığımızda “Keşke daha erken gelip akşam yemeğini burada yeseydik!” dedik. Yan yana restoranlar, şarküteriler… Küçücük bir İtalya yapmışlar orada. Herkes sohbette, bir kısım da Milan maçını izliyor. Çok keyifli bir ortam vardı. Diyeceğim o ki Bolonya’ya uçunuz, Bolonya’yı anlayınız, seviniz, bakınız ve görünüz. Bir daha vazgeçemeyeceksiniz.
Benim önerilerim burada son buluyor. Umarım siz de Bolonya’yı en kısa sürede ziyaret edersiniz. Okumaya devam etmek isterseniz de Çocukla Keyfi Başka: Budapeşte Seyahati başlıklı yazıma göz atabilirsiniz.