tr.svg
TR
dropdown-icon
  • tr.svg
    TR
  • en.svg
    EN
  • de.svg
    DE
  • fr.svg
    FR
  • ru.svg
    RU
  • ar.svg
    AR
  • it.svg
    IT
  • es.svg
    ES
BolPuan Detayları
BolPuan Detayları
Seyahat Bilgileri
Seyahat Bilgileri
Kampanyalar
Kampanyalar
Üyelik Ayarları
Üyelik Ayarları
BolBol Nedir?
BolBol Nedir?

BolBol ile ilgili talep ve sorularınız için 0 (850) 399 17 017 no’lu ücretsiz çağrı merkezimizi arayabilirsiniz.

user-profile-circle

tarihinden beri Pegasus BolBol üyesi

Kullanılabilir BolPuan
bol-bol-white
Geçerliliğini Yitirecek BolPuan
BolPuan

Pegasus BolBol ile uçmanın avantajını kaçırmamak için BolPuan'ını geçerlilik süresi dolmadan kullanmalısın

BolBol ile ilgili talep ve sorularınız için 0 (850) 399 17 017 no’lu ücretsiz çağrı merkezimizi arayabilirsiniz.

2050 Net Sıfır Karbon Emisyonu Yolculuğumuz

2050 Net Sıfır Karbon Emisyonu Yolculuğumuz




İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 2015’ten bu yana uçaklarımıza hizmet veren yer operasyonumuzu yürütüyoruz.

Yeni nesil filomuza yakışır yeni nesil yer araçlarımızla 2050 net sıfır karbon emisyonu hedefimize doğru ilerliyor, sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz.

 
Pegasus Hava Yolları İklim Dönüşüm Planı

2015 yılından beri karbon emisyonlarımızı ölçüyor ve raporluyoruz.

Düşük maliyetli iş modelini benimsemiş bir hava yolu işletmesi olarak, maliyet kontrolü ve verimlilik odaklı yaklaşımımızla, yakıt tüketimini ve karbon ayak izimizi önemli ölçüde azaltacak girişimlere 10 yılı aşkın süredir yatırım yapıyoruz.

Uluslararası Hava Taşıyıcıları Birliği IATA’nın 2021 yılında gerçekleşen  77. Olağan Genel Kurul Toplantısında kabul edilen “2050 Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararını benimseyen dünyanın öncü hava yolu işletmeleri arasında yer aldık. Bu taahhüt ile 2050 itibarıyla net sıfır karbon emisyonlu bir iş modelini hedefliyoruz.

2050 yılında Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefimize ulaşmak için dört ana başlık altında çeşitli girişimleri hayata geçirmek istiyoruz: Yeni Uçak Teknolojileri, Operasyonel Verimlilik, Yasal Karbon Dengeleme ve Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları (SAF) (Düşük Karbonlu Havacılık Yakıtlarını (LCAF) içerir).

İklim Dönüşüm Planımız yeni nesil Airbus NEO uçakları ilk teslim aldığımız 2016 yılından itibaren 2050 yılına kadar her bir ana başlığın hedefimize ulaşmadaki katkısını göstermektedir. Planımız önemli beklentilerimiz ile birlikte sunulmuştur. Planımız aynı zamanda mevcut öngörülerimize yönelik fırsatlar ve riskleri de göstermektedir. Bu veya başka fırsat ve risklerin gerçekleşmesi mevcut öngörülerimizde değişiklik yapılmasını gerektirebilir.

2035 yılına kadar sektör ortalamalarının üzerinde büyümeyi öngördüğümüz dönemde en önemli emisyon azaltım aracımız filo dönüşümümüz olacaktır. Yeni nesil filo halihazırda diğer başlıklara göre en fazla öngörülebilir emisyon azaltım etkisini sağlamaktadır. SAF/LCAF ürünlerinin arz ve fiyatlarının uygun seviyede sağlanabilmesi durumunda enerji dönüşümünün uzun vadede Net Sıfır Hedefimiz için ana etken haline gelmesi beklenmektedir. Bu iki başlık dışında, operasyonel verimlilik ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO’nun CORSIA yasal çerçevesi doğrultusunda karbon dengeleme çalışmalarıyla hedefimize ulaşmayı amaçlıyoruz.

 

 

Önemli Beklentiler

  • Yeni nesil Airbus NEO uçaklar 2023 yıl sonunda filonun %80’ini oluşturuyor
  • NEO filo 20% oranında yakıt tasarrufu sağlıyor
  • Yakıt, yer ve binalar dahil operasyonel verim yılda %2-5 oranında katkı sağlıyor
  • Hava trafik yönetimi için IATA’nın küresel öngörüsü olan %3 kabul edilmiştir
  • Yalnız CORSIA kapsamındaki karbon dengeleme yükümlülüğü dikkate alınmıştır
  • Mevcut AB SAF kullanım yükümlülükleri dikkate alınmıştır
  • Türkiye için 2030’a kadar Taslak SAF kullanım yükümlülükleri dikkate alınmış ve 2050 projeksiyonu yapılmıştır
  • İhtiyari SAF kullanımı arz ve fiyat engelleri nedeniyle 2035’e kadar sınırlıdır
  • Artan SAF kullanımı ile birlikte, toplam emisyonda azalma 2035’te başlıyor

İklim Dönüşüm Planımız Hakkında Ek Bilgiler

Fırsatlar:

Yeni Uçak Teknolojileri

  • Yakıt tüketim verimliliğinde yeni kazanımlarla bugün sağlanan %20 verimin üzerinde tasarruf elde edilmesi.
  • Emisyon üretmeyen veya asgari seviyede emisyon üreten bir sonraki nesil hidrojen tahrikli uçakların ticari kullanıma alınması.

Operasyonel Verimlilik

  • Hava trafik yönetimi rota verimliliklerinin IATA’nın öngördüğü %3’ün üzerinde yakıt tasarrufu sağlaması.
  • Uçuş süreçlerinin gözlemlenmesi ve iyileştirilmesi sayesinde daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan yeni inisiyatiflerin uygulanması.
  • Yenilenebilr enerji teknolojilerinin havalimanı operasyonlarında yaygın kullanımının sağlanması.
  • Enerji tüketimi izleme ve kontrol imkanları sayesinde havalimanı operasyonunda ek enerji verimliliği kazanımları.

SAF (LCAF dahil)

  • Jet A1 Yakıtı & SAF/LCAF fiyat farkının azalması.
  • Karbon yakalama teknolojilerinin Net Sıfır Hedefi için geçerli bir araç olarak kabul görmesi ve SAF/LCAF için alternatif oluşturması.
  • Sentetik SAF ürünlerinin 2036 yılı öncesinde geniş çapta kullanılabilmesi. Bu gelişme SAF’ın aynı miktar jet yakıta göre emisyon azaltım etkisini %80 seviyesinden %100’e artıracaktır.

Riskler:

Sera Gazı Emisyonları Hesaplama Yöntemi

  • Su buharı gibi yeni sera gazı bileşenlerinin hesaplama yöntemine eklenerek karbon ayak izi kapsamını genişletmesi.

Yasal Karbon Dengeleme

  • Küresel CORSIA karbon dengeleme standartlarına ek olarak yeni emisyon ticaret sistemlerinin uygulamaya alınması.

SAF (LCAF dahil)

  • Sektörün SAF ve hammadde ihtiyacı için kaynak yetersizliği.
  • Farklı ülkelerdeki SAF/LCAF kullanımından tam fayda sağlayacak “Book & Claim” yönteminin uygulanamaması (bu yöntem, farklı ülkelerde satın alınan SAF/LCAF ürünlerinin başka taşıyıcılar tarafından kullanımına imkan vermektedir).
  • Jet A1 Yakıtı & SAF/LCAF fiyat farkının (SAF/LCAF aleyhine) artması.
  • SAF/LCAF ürünlerine erişim ve bunları kullanım konusunda altyapı engelleri.

 



 

Uzun Vadeli Net Sıfır Hedefimiz

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Çalışma Grubu’nun 2014 Raporuna göre ulaştırma sektörü küresel sera gazı emisyonlarının %14’ünü oluşturuyor. Küresel havacılık sektörü ise ulaştırma kaynaklı sera gazı emisyonunun yaklaşık %11’ini oluşturuyor. Dolasıyıyla havacılık sektörünün toplam sera gazı emisyonundaki payı yaklaşık %1.5 olarak karşımıza çıkıyor.

Havacılık sektörünün iklim değişikliğine etkisi kara yolu taşımacılığı gibi diğer birçok sektörden daha düşük ancak yine de önemli bir etkiye sahip. Havacılık sektöründeki temel emisyon kaynağı ise uçaklarda kullanılan jet yakıtı

Havacılık sektörünün paydaşları bu durumun farkında. Bu doğrultuda hem sektörde faaliyet gösteren teşebbüsler hem de sektörün düzenleyici kuruluşları, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (Paris Sözleşmesi) tarafından belirlenen ısı hedefleriyle uyumlu olarak karbon nötr faaliyetler konusunda küresel taahhüt ve hedefler belirliyor.

Uluslararası Hava Taşıyıcıları Birliği IATA’nın Ekim 2021’de gerçekleşen  77. Olağan Genel Kurul Toplantısında kabul edilen “2050 Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda, dünyada bu taahhütte bulunan öncü hava yolu işletmeleri arasında yer aldık. Bu taahhüt ile sektörümüzün teknolojik gelişim imkanlarından, verimlilik ve optimizasyon yatırımlarından ve paydaşlar ile iş birliğinden faydalanarak 2050 yılı itibarıyla net sıfır karbon emisyonlu bir faaliyet modelini hedefliyoruz.

Bu taahhüt, Ekim 2022’de, uluslararası sivil havacılığın temel düzenleyici kuruluşu ve bir Birleşmiş Milletler teşkilatı olan Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO tarafından da benimsendi. 41. ICAO Genel Kurulu Paris Sözleşmesi’nin ısı hedefleri doğrultusunda 2050 yılında uluslararası sivil havacılığın net sıfır karbon emisyonuna ulaşmasına yönelik uzun vadeli bir niyet beyanı açıklandı.


Hava yolu işletmelerinin net sıfır yol haritası 
 
(Kaynak: IATA)

2050 net sıfır karbon emisyonu hedefimize ulaşacağımız yol haritasını sürekli değişen teknoloji, piyasa şartları ve yasal düzenleme konjonktüründe değerlendiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu uzun vadeli hedefimizi daha açık bir şekilde ifade etmemize imkan sağlayacak araçlar ile ilgili çalışmalarımız sürüyor.

Hava yolu sektörünün net sıfır karbon emisyonu hedefine nasıl ulaşmayı hedeflediği konusunda IATA’nın değerli katkılarıyla hazırlanan kısa ve açıklayıcı videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz. 


Hava yolları net sıfır emisyon hedefine nasıl ulaşmayı hedefliyor? 


(Kaynak: IATA)

Orta Vadeli Karbon Yoğunluk Azaltım Hedefimiz & Performans Göstergeleri

Küresel havacılığın 2050 yılına kadar sabit bir büyüme ivmesiyle ilerlemesi bekleniyor. Aynı zamanda hava yolu işletmeleri de karbon nötr faaliyete ulaşmayı hedefliyor. Bu tarihe kadar önümüzde uzun bir süre var, ancak bu iddianın ulaşılabilir olduğunu gösterecek somut eylemlere ve hedefi gösteren bir yol haritasına ihtiyaç var.

Aralık 2021’de 2050 net sıfır karbon emisyonu taahhüdümüzü 2030 yılı için belirlediğimiz karbon emisyonu yoğunluk hedefimiz ile güçlendirdik. Buna göre uçuşlarımızdan kaynaklı birim yolcu kilometre (RPK) başına düşen karbon emisyonumuzu 2030 yılında, 2019 yılına göre %20 oranında azaltmayı hedefliyoruz.

Ekim 2021 itibarıyla aylık trafik raporlarımız kapsamında geçmiş yıllar ile karşılaştırmalı olarak karbon emisyon istatistiklerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.

2019 yılında, uçuşlarımızdan kaynaklanan birim karbon emisyonu 64.9 grCO2/RPK seviyesindeydi. COVID-19 etkisiyle kapasitede yaşanan ciddi daralma nedeniyle performansımız 2020 yılında 71.1 grCO2/RPK seviyesine ve 2021 yılında 70.8 grCO2/RPK seviyesine yükseldi. Ancak 2022 yılındaki COVID-19 sonrası normalleşme döneminde güçlü bir toparlanma ile 2022 yılının ilk 10 ayında birim emisyon performansımızı 62.3 grCO2/PRK seviyesine çektik.


Filo Dönüşümü

Türkiye’nin en genç filosuna ve aynı zamanda tüm dünyada düşük maliyetli taşıyıcılar arasında en genç filolardan birine sahibiz. Filomuzdaki uçakların ortalama yaşı 30 Eylül 2022 itibarıyla 4.5 olarak gerçekleşti.

Temmuz 2012’de 75 adedi kesin ve 25 adedi opsiyonlu olmak üzere toplam 100 adet Airbus A320/321neo uçak için Airbus ile sipariş anlaşması imzaladık. Bu sipariş, o tarih itibarıyla Türk sivil havacılık tarihinin en büyük uçak siparişiydi. Opsiyon uçakların Aralık 2017’de kesin siparişe dönüştürülmesi, çeşitli tadiller ve ek siparişler sonrasında 2022 yıl sonu itibarıyla 2012 Airbus siparişimiz toplam 42 A320neo ve 72 A321neo uçağı kapsıyor. 2016 yılında teslim aldığımız A320neo uçaklarda kullanılan yeni nesil CFM-Leap motor serisinin ilk müşterisi olduk.

Filomuza yönelik gerçekleştirdiğimiz ciddi yatırım ve devam eden filo dönüşümü bize jet yakıt tüketimini azaltma konusunda ciddi bir avantaj sağlıyor. Airbus da bir önceki nesil uçak tiplerine göre (Airbus 320 ceo veya Boeing 737-800NG) yeni nesil neo uçakların yakıt tüketimi ve karbon emisyonu açısından %15-20 seviyesinde verimlilik sağladığını beyan ediyor.

A320neo – Filo Verimliliği
 
 

(Kaynak: Airbus

Yakıt tasarrufuna önemli katkı sağlayan yeni nesil Airbus neo uçakların filomuzdaki payı, 30 Eylül 2022 itibarıyla toplam koltuk kapasitemizin %72’sine ulaştı. Bu oranın 2025 yılında %97’ye erişmesini bekliyoruz. Yakıt tüketiminde tasarruf sağlayan filo yatırımımız ile filo etkinliği ve gelişimindeki diğer fırsatlar bize 2030 ve 2050 hedeflerimize ulaşma konusunda özellikle bu uzun soluklu yolculuğumuzun ilk döneminde büyük katkı sağlıyor.

 

Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) Kullanımı

Hedefe katkı sağlayan unsurların payı farklı rapor ve öngörülerde değişse de SAF’ın havacılık sektörünün 2050 karbon nötr hedefine ulaşmasındaki kritik rolü çok açık bir şekilde görülüyor. Bunun önemli bir nedeni, jet yakıtının hava yollarının karbon ayak izinin büyük bir bölümünü oluşturması. Ancak orta/büyük boy ticari jet uçakları için alternatif güç teknolojilerinin (örneğin hidrojen) 2035 yılından önce kullanılması beklenmiyor.

SAF, fosil harici kaynaklardan üretilen havacılık yakıtını temsil ediyor. SAF’ın kimyasal ve fiziksel özellikleri bugün yaygın olarak kullanılan jet yakıtı ile neredeyse aynı. Halihazırda SAF, belirli oranlarda jet yakıtı ile karıştırılarak kullanılabiliyor. Aynı ikmal altyapısı ve uçak motorlarında kullanılabilir olması ise SAF için önemli bir avantaj. SAF, 2016 yılından bu yana uçaklarda yakıt olarak kullanılıyor veher geçen yıl kullanım hacmiyükseliyor. SAF ile ilgili temel sorun ise bu ürünün arz yetersizliği ve yüksek maliyeti. SAF’ın üretim ve arzının daha makul maliyetler ile artırılması, bu alternatif yakıtın kalıcı bir çözüm olarak kullanılması için kritik önem taşıyor.

Jet motorlarında SAF kullanımı karbon emisyonu oluşturuyor. SAF’ın karbon nötr etkisi döngüsel karbon emisyon azaltımı sayesinde gerçekleşiyor. SAF üretiminde kullanılan fosil harici kaynaklar üretim safhasında atmosferdeki karbondioksit miktarını azaltarak yakıt yaşam döngüsünün bütününde önemli ölçüde karbon emisyon azaltımı sağlıyor. Bu azaltımın ne kadar verimli olacağı ise SAF üretim yöntemine göre değişiklik gösteriyor.

 

SAF Karbon Yaşam Döngüsü

 
(Kaynak: IATA)

Bazı uluslararası uçuşlarımızda 2019 yılından bu yana SAF kullanıyoruz. Mart 2022’de SAF kullanımımızı iç hat uçuşlarımızı kapsayacak şekilde genişlettik ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı – İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ile Ankara Esenboğa Havalimanı – İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı arasındaki uçuşlarımızda SAF kullandık. Neste Corporation tarafından üretilen ve Petrol Ofisi tarafından tedarik edilen SAF ile belirtilen hatlardaki uçuşlarımızı sürdürüyoruz. Bu operasyonumuz Türkiye’de SAF kullanımıyla gerçekleştirilen iç hat uçuşlarının ilk örneği olma özelliği taşıyor.

Önümüzdeki dönem hedeflerimiz doğrultusunda SAF tedarik ihtiyacımızı planlıyoruz.Diğer yandan Türkiye’de SAF üretimi konusunda birçok paydaş ile görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

 

Karbon Nötrleme

Karbon nötrleme (carbon offsetting), atmosferdeki karbondioksit veya diğer sera gazı emisyonlarının başka yerde üretilen emisyonlara karşılık azaltılmasını ifade ediyor. Hava yolu operasyonları açısından bu yöntem, tüm kaynakta emisyon azaltım girişimleri (örneğin yakıt verimliliği veya SAF kullanımı) sonrasında hala üretilen kalıtsal emisyonların nötrlenmesi için anlam kazanıyor. Karbon nötrleme aynı zamanda havacılık sektöründe kapsamlı emisyon azaltımı teknolojik ve ekonomik açıdan mümkün hale gelene kadar sera gazı emisyonlarını nötrlemek için geçici bir imkan sağlıyor

Günümüzde hava yollarının faaliyetlerinden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarını ölçmeleri, raporlamaları ve bazı örneklerde belirli bir seviyenin üzerindeki emisyonlarını nötrlemeleri doğrultusunda yasal düzenlemeler hayata geçiriliyor. Bu konuda ulusal ve bölgesel düzenlemelerden kaynaklanan çelişki ve zorluklar dikkate alınarak 2016 yılında Birleşmiş Milletler teşkilatı Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından Uluslararası Havacılık İçin Karbon Nötrleme ve Azaltım Sistemi (CORSIA) uygulamaya alındı.

ICAO’ya göre CORSIA dünyada uygulanan ilk küresel piyasa tabanlı karbon emisyonu uygulaması ve bu şekilde ulusal ve bölgesel düzenlemelerin ötesine geçen iş birliğine dayalı bir yaklaşımı ön plana çıkarıyor. CORSIA, ICAO tarafından 2020 yılı ve sonrasında uluslararası havacılığın karbon-nötr büyümesini sağlama niyetine yönelik geniş kapsamlı eylemlerin bir unsuru olarak uygulanıyor.

CORSIA, karbon piyasasından alınacak emisyon birimlerinin kullanımıyla teknolojik ve operasyonel gelişim ve sürdürülebilir havacılık yakıtları ile azaltımı sağlanamayan karbondioksidin nötrlenmesini amaçlıyor. CORSIA’ya göre 2021 yılı sonrasında toplam karbondioksit emisyonları, 2019 ve 2020 yılı emisyonlarının sırasıyla %85 ve %15 oranına göre esas alındığı baz-yıl emisyonuyla karşılaştırılıyor. Takip eden yıllarda uluslararası havacılığın CORSIA kapsamında raporlanan ve baz-yıl seviyesinin üzerinde gerçekleşen karbondioksit emisyonu, sektörün ilgili yıl için nötrleme yükümlülüğünü belirliyor.

CORSIA üç aşamada uygulamaya geçecektir. Pilot faz ve ilk fazda ICAO üye devletleri gönüllü olarak katılım sağlayabiliyor. İkinci fazda nötrleme yükümlülüğünden muaf tutulan üye devletler haricinde tüm üye devletlerin katılımı zorunludur.

  • Pilot faz: 2021 ila 2023 arasında
  • Birinci faz: 2024 ila 2026 arasında 
  • İkinci faz: 2027 ila 2035 arasında uygulanır.

Uluslararası uçuş gerçekleştiren hava yolu işletmesi bulunan tüm üye devletlerin 1 Ocak 2019 sonrasında uluslararası uçuşlar kaynaklı karbondioksit emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması (MRV) için bir sistem kurması zorunludur. MRV zorunluluğu, nötrleme yükümlülüğünden bağımsızdır. Üye devletler tarafından raporlanan veriler CORSIA baz seviyesi ve nötrleme yükümlülüklerinin hesaplanmasında kullanılır. Türkiye, CORSIA’ya pilot fazdan itibaren katıldı ve MRV ile ilgili yasal düzenleme, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından CORSIA Uygulama Talimatı (SHT-CORSIA) ile hayata geçirildi.

Sera gazı envanterimizi ölçümleme ve raporlama yolculuğumuza 2012 yılında başladık, yıllar içerisinde Karbon Saydamlık Projesi (CDP) ile bu çalışmalarımızı geliştirdik. 2019 yılında mevcut yöntemlerimizi CORSIA düzenlemeleriyle uyumlu olacak şekilde pilot fazdan itibaren güncelledik.

5 Haziran 2022 Dünya Çevre Günü’nde ilk zorunlu olmayan karbon nötrleme projemizi hayata geçirdik. Bu tarihte uçuş operasyonlarımızdan kaynaklanan karbondioksit emisyonumuzun tamamını Türkiye’de kurulu olan rüzgar enerji santrali projesine verdiğimiz destekle nötrledik.

Önümüzdeki dönem hedeflerimiz doğrultusunda karbon nötrleme projelerine yönelik gelecek planlamamızı yapıyoruz. 2023 yılının ilk yarısında misafirlerimiz için de karbon nötrleme imkanı sağlayacak yeni bir sistem için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.


 

Yukarı Yukarı